Ama onlar farklı. Onlar çok sessiz, burada olduklarını anlamazsın bile. | Open Subtitles | انهم مختلفون، هادئون جدا انك حتى لن تلاحظ انهم في الجوار |
Adamlarım bu kompleksin içinde olduklarını söylediler. | Open Subtitles | رجالي اخبروني انهم في شقة داخل هذا المجمع |
Zor olmadı çünkü Rusty kavgalı olduklarını bile fark etmemişti. | Open Subtitles | لقد كان بهذه الصعوبة لان رستي لم يكن يعلم حتى انهم في عراك |
- Şu an Şam yolundalar. - Peşlerinden gidin. | Open Subtitles | لا بد انهم في مكان ما على طريق دمشق الآن |
Şu an nehrin karşısındalar. Gece bir devriye gönderin. | Open Subtitles | انهم في الجانب الاخر من النهر يجب ارسال دوره ليليه |
Pro-hayat Silah Fuarı için Dallas'talar. | Open Subtitles | انهم في دالاس للالموالية للحياة بندقية المعرض. |
Beyrut'talar. | Open Subtitles | انهم في بيروت |
Carolina'da olduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | حسنا، نحن نعلم انهم في ولاية كارولينا، أليس كذلك؟ |
Hayır, büyüklerimiz birbirlerine âşık olduklarını söylüyorlar fakat ikimiz de biliyoruz ki bu onların eski bir kafa dağıtma taktiği. | Open Subtitles | لا، يقول والدينا انهم في الحب، ولكن كلانا يعرف أنه مجرد عقولهم القديمة المتفتته |
Can alıcı bir nokta vardı, çünkü, onların akvaryumda olduklarını sanıyoruz, ...ama aslında onlar bir tankın içinde. | Open Subtitles | هذه كانت الجملة الافتتاحية لأننا نعتقد بأنهم في حوض أسماك ولكن في الواقع، انهم في خزان |
Onların her yerde olduklarını anlamak zorundasın. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ تَفْهمَى , انهم في كل مكان. |
Güvenli ve iyi korunan bir yerde olduklarını söylemişti... | Open Subtitles | لقد قال انهم في مكان جميل, و امن |
İnsanlar hapiste olduklarını bilmez. | Open Subtitles | الناس لا يعرفون انهم في السجن. |
Teşekkürler. Yolda olduklarını söylediler. | Open Subtitles | شكرا لك لقد قال انهم في الطريق |
Tahmin ediyorum onlar Şu an takip ettiğiniz kamyonettedir. | Open Subtitles | انا اعتقد انهم في الشاحنه انت الا اتعبهم |
Şu an buraya geliyorlar. | Open Subtitles | انهم في طريقهم هنا الآن. |
İyi. Şu an yola çıkmışlardır. | Open Subtitles | انهم في طريقهم الآن |