Yavaş, Cis, sakinleş. Sadece antrenman programının bir parçasıydı. | Open Subtitles | هديء من روعك انه فقط كان جزء من برنامج التدريب |
Bilemiyorum, Sadece çetin bir gündü ve günün sonunda görmek istediğim tek insan sendin. | Open Subtitles | لا اعلم .. انه فقط كان يوم قاسي و الشخص الوحيد الذي اردت ان اراه في نهايتة هو انت |
Sadece bir yalancı olduğu ortaya çıktı araba hakkında bağımlılık hakkında. | Open Subtitles | اتضح انه فقط كان كاذب بشأن السيارة بشأن كونه مدمناً |
Sadece, bana değişik bir gözle baktı sanırım. | Open Subtitles | انه فقط كان ينظر لى كأننى كذلك |
Sadece beni eve bırakıyordu Lauren. | Open Subtitles | انه فقط كان يقوم بتوصيلي , لورين |
Sadece... Gaston gelmeden önce birkaç arkadaşım vardı. | Open Subtitles | ...انه فقط كان لدي بعض الاصدقاء قبل وصول جاتسون |
Elimdeydi Sadece, neler olup bittiğini bilmiyorum. | Open Subtitles | انه فقط كان فى يدى أنا لا اعلم ما هذا |
Bir şey yok. Sadece... | Open Subtitles | لا شئ انه فقط كان لدينا |
Bu, Sadece gerçekten garip bir hafta. | Open Subtitles | انه فقط كان اسبوع غريب |
Sadece, biraz zorlu biri. | Open Subtitles | نعم ، انه فقط... كان يمر بوقتٍ صعبا |
Sadece Ward'un ona bundan hiç bahsetmemesine üzülmüştü. | Open Subtitles | انه فقط كان يتألم لعدم اخبار (ورد) بما حدث |
Görünen o ki, Sadece yalanciymis. Kyle gitti. | Open Subtitles | اتضح انه فقط كان كاذباً |
- Benimle flört ediyordu Sadece. | Open Subtitles | انه فقط كان يغازلني. |
Bir kaç yıl önce Wichita'da bir savunma binasını havaya uçurdu Sadece ısınmak istediğini söylemişti. | Open Subtitles | وفجروا مبنى الدفاع فى (ويتشا) منذ سنوات قليلة أقسم انه فقط كان يسخن للأمور فقط |
Sandy, Söz veriyorum. Bu Sadece bir kredi. | Open Subtitles | (ساندي) , اعدك انه فقط كان سلف.. |