Kolay bir karar olmadığını biliyorum ama en azından doğru olandı. | Open Subtitles | انا واثق انه لم يكن قرار سهل ولكنه كان القرار الصحيح |
Semptomları ortadan kaybolacak ve sonra ona aslında hiç hasta olmadığını göstereceğim. | Open Subtitles | فستختفي أعراضه و عندها يمكنني ان اريه انه لم يكن مريضا اصلا |
Nüfuzlu bir işkadınıyla röportaj yapmıştım, bunun için zamanının olmadığını söyledi. | TED | لقد اجريت مقابلة مع سيدة اعمال ذوات نفوذ, لقد اخبرتني انه لم يكن لديها الوقت. |
Ama beni öyle olmadığına ikna ettin, mesele halloldu. | Open Subtitles | ولكنك اقنعتني انه لم يكن الامر كذلك والان قد سوينا الامر. |
Bu duruma oğlum da düşebilirdi ama Tanrı'ya şükür öyle olmadı. | Open Subtitles | قد يكون هو من يموت لكن الحمدلله انه لم يكن هو |
En inanılmaz tarafı da, adamın hiçbir geleceği olmaması. Yani, korkunç bir durumda kalmış. | Open Subtitles | الجميل انه لم يكن لديه مستقبل,لقد كان فى وضع فظيع |
Eşleri ne demişti? Yasalara uymayan birini aramıyordu. | Open Subtitles | انه لم يكن يبحث عن شخص لا يتبع القانون؟ |
Bunu konuşmamız için bana vakit ayırabilir misin merak ediyorum. Tabii ki manav çırağı olmadığını anladım. | Open Subtitles | بالطبع انا اُدرك انه لم يكن حقا مساعد بقال اطلاقا |
Uykusu olmadığını söyledi. Ben de yatağa gittim. | Open Subtitles | قال انه لم يكن يشعر بالنعاس وأنا خلدت للنوم |
Boş yer olmadığını sanıyordum. Aptal mıyım neyim? | Open Subtitles | فكرت انه لم يكن هناك مواقف أكثر هل أنا أبله أو ماذا؟ |
Beşinci pastaya yumulduğunda, Yağ Çuvalı bunların pasta olmadığını düşünmeye başladı. | Open Subtitles | وبينما لارداس يغطس في فطريته الخامسة بدأ يتخيل انه لم يكن يأكل الفطائر |
Penny'yi zor durumda bırakan kişinin sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | انا اعلم انه لم يكن انت من اوقع بينى فى مشكله |
Para falan olmadığını bilmeni istedim. | Open Subtitles | أود منكِ ان تعرفين انه لم يكن هناك أي مال |
Onun iyi biri olmadığını söylemiştim. Ne zaman beni dinleyeceksin ? | Open Subtitles | اخبرتك انه لم يكن أمرآ جيد متى ستستمعين لي |
Kayıtlı olmadığına dair herhangi bir kanıt gösteremediniz hala bu sebeple de bu belge davayı düşürmeli. | Open Subtitles | انت لا تزال لم ترينا اي دليل على انه لم يكن لهذا هذا المستند يجب ان يجعل القضية تُلغى |
- Bişey olmadığına eminmisin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد انه لم يكن هناك أي شيء؟ |
Onun bir casus olmadığına tamamen eminim. | Open Subtitles | كلّ ما أعرف بالتأكيد انه لم يكن جاسوسا. |
Yemin ederim Mike Houston ve benim aramda bir şey olmadı. | Open Subtitles | أنا اقسم انه لم يكن هناك شيئ بيني أنا و مايك هيوستن |
Bilmiyorum, bir süre sonra içimden öyle bir his geldi ki böyle olmaması gerekiyordu. | Open Subtitles | لكن بعدها كنت بفتره كنت احس انه لم يكن مقدراً لي ذلك |
Eşleri ne demişti? Yasalara uymayan birini aramıyordu. | Open Subtitles | انه لم يكن يبحث عن شخص لا يتبع القانون؟ |
Annem beni arkalamadı. Yapacak başka birşey olmadığı için ben de gittim. | Open Subtitles | لما كانت امي ستقف بجانبي اضافة انه لم يكن لي عمل اقوم به |
Ben olmadığımı söylemeye çalıştım, fakat gazetelerdeki resimler... | Open Subtitles | لقد حاولت أن أقول انه لم يكن أنا لكن مع كل الصور بالجرائد |