Kazanın onu değiştirdiğini söylüyor ve ondan çocuğum olmasını bekliyor. | Open Subtitles | انه يقول ان الحادث غير تفكيره ويريد الان انجاب طفل |
Onları kurtarmak için 10 yılımızın olduğunu ve bunların bizim suçumuz olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول انه كان لدينا 10سنوات لننقذهم و الجرائم الأخيرة هي على عاتقنا |
Şimdilik çocuk istemediğini söylüyor ama hamile kaldıktan sonra farklı düşünecek. | Open Subtitles | انه يقول أنه لايريد الاطفال الآن ولكنه سيغير رأيه عندما أحمل |
- Bir tutam. diyor ki, "Bir tutam krema ekleyin." | Open Subtitles | كمية كريمة، انه يقول اضف كمية صغيرة من الكريم الكثيف |
Benim şımarık, bencil, pohpohlanmış ve yapmacık biri olduğumu söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول أننى فاسدة . أنانية و مدللة . و مخادعة بشكل تام |
Haydutların sanıldığı kadar korkutucu olmadıklarını söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول ان العصابات ليست مخيفة كما تعتقدين بعضهم يبدون طبيعيون جدا |
Soğuk bir sesle beni tehdit ediyor, korkunç şeyler söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول أشياء فظيعة، مبصوت بارد كله تهديد. |
Bu gemiyi burada tutan çekim ışınına güç veren ana bilgisayarı bulduğunu söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول أنه وجد الكمبيوتر الرئيسي لتشغيل الشعاع الذي يحمل السفينة هنا |
Adanın çok iyi korunduğunu söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول أن هذه الجزيره عليها حراسه مشدده |
Olay olduğunda ayrı olduklarını söylüyor o yüzden Rachel onu affetmeliymiş. | Open Subtitles | انه يقول انه كان فى استراحة عندما حدث إذن انها يجب أن تسامحه الان |
Bunu İncil okurken, birden donup, kaldığını söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول بأنه سقط ميتاً عندما كان يقرأ عليه القداس |
Diğer peder gibi bunun da ateşi olduğunu söylüyor. Veba. Veba o zaman. | Open Subtitles | انه يقول ان السجين كان لديه حمى مثل القس المعتاد حضوره هنا |
Komutanım, Wade için üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | سيدى انه يقول انه آسف بخصوص ما حدث ل ويد |
Sıhhiyeci arkadaşınız için üzgünüm ama savaş bu, öyle değil mi? Efendim, Wade için üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | سيدى انه يقول انه آسف بخصوص ما حدث ل ويد |
Akıllı ve sadık olduğunu, bir keş olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول انك زكى, ومخلص ولست تاجر مخدرات |
Zaman zaman John Hopkins hastanesinde çalışan bir cerrah oluyorum diyor. | Open Subtitles | انه يقول أنها حدثت بعد جراحة قام بها في سان هوبكنز |
Yüce tanrım, ne diyor. Kurtulmak kolay değilmiş, ha-ha! | Open Subtitles | انه يقول أن التخلص منهم أمر صعب ياللـسخرية |
diyor ki, onu pencerede gördünüzse birincisi; tek başınaymış ve ikincisi; | Open Subtitles | انه يقول, ان كنت قد رايتيه من خلال النافذة اولا: كانت وحده, ثانيا: |
Hayır, kız meselesi değil dedi. | Open Subtitles | لا انه يقول انه ليس بخصوص فتاه |
Ciğerlerinde dışkısal madde bulunduğunu yazıyor. | Open Subtitles | انه يقول انه كان هناك شئ برازى وجد فى رئتيه |
Polislerin peşinde olduğunu söyledi ama niye olduğunu söylemedi | Open Subtitles | اسمعى. انه يقول ان الشرطه تلاحقه ولكن لم يقل لماذا |