Lissy'ninkinde: "Dönüşte sana ne getireyim? Sevgiler, baban. " yazıyor. | Open Subtitles | والخاص بليزي يقول ماذا تريدين ان احضر لك من الرحله |
Muhabbet kuşlarını buraya getireyim mi? | Open Subtitles | هل من الممكن ان احضر البغبغاوات الي هنا ؟ |
Eve uğramalıyız. Birkaç şey almalıyım. | Open Subtitles | اريد ان اتوقف عند البيت اريد ان احضر بعض الاغراض |
Erkek arkadaşımın dolabından bir şey almalıyım. | Open Subtitles | انا ريس العمال اريد خدمة احتاج ان احضر شيئا من خزانة صديقي |
Kocaman bir harita alır ve raptiyelersin. | Open Subtitles | ان احضر خريطة ضخمة وان اضع الدبابيس بداخلها |
Yoksa gelip seni alayım mı? Merhaba Seth. | Open Subtitles | اذا كنت ستقود سيارتك, ام يجب على ان احضر اليك بسيارتى؟ |
Gece saat 10:00'da çocuğumu ve karımı bırakıp gelmemi mi istiyorlar? | Open Subtitles | هم يريدون منى ان احضر فى العاشره مساء واترك زوجتى و ابنائى؟ |
Sabah gelirken eve bir şey getireyim mi ya da markete falan uğrayayım mı? | Open Subtitles | نعم, نعم, هل تريدني ان احضر لك شيئا للمنزل؟ او احضر لك شيئا من المخزن غدا صباحا؟ |
Sana kazak getireyim. | Open Subtitles | يا مدللي في الواقع , علي ان احضر لك ستره00 |
Siz beyefendilere başka bir şey getireyim mi? | Open Subtitles | الأن ، هل استطيع ياسادة ان احضر لكما اي شيئ اخر ؟ |
Gelirken bir şey getireyim mi? Mesela Doritos falan? | Open Subtitles | هل تريدينني ان احضر لك شيئا, دوريتوس مثلا, او اي شيء؟ |
Gitmeden önce sana bir şeyler getireyim mi? | Open Subtitles | أيمكننى ان احضر لكى اى شىء قبل ان نغادر ؟ |
Audrey'ye sürpriz olacak bir şey almalıyım. | Open Subtitles | حسناً , انا اريد ان احضر لأودرى شيىء لأفاجأها |
Belki de bunlardan bir tane almalıyım. | Open Subtitles | ربما ينبغي على ان احضر لها احد هذه الأشياء |
Belki de bira almalıyım, Ned. | Open Subtitles | ربما يجب ان احضر بعض البيرة نيد |
Anahtarlarımı almalıyım. | Open Subtitles | بالتأكيد . يجب ان احضر مفاتيحي |
Belki de ilk önce içkimi almalıyım. | Open Subtitles | ربما يجب ان احضر شرابى اولا ً |
Babacık hazır dışarıdayken bebek beziyle acılı sos da alır belki. Bitmek üzereler çünkü. | Open Subtitles | وبينما انا في الخارج يجب ان احضر بعض الحفاضات والصلصة لانهم سينتهون من عندنا |
Tabi ben acıkınca, Paul; "Ben gidip yiyecek birşeyler alayım" diyene kadar. | Open Subtitles | ولكنى اصبت بالجوع و "بول" قال انه يجب ان احضر شيئا لأكله |
Bak, gidip alıp gelmemi istiyorsan, bana içinde ne olduğunu ve nereye gideceğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | اسمع تريدني ان احضر ستخبرني مافي الصندوق والى اين يتوجه |
Kralın koltuğunu buraya getirmem gerekecek. | Open Subtitles | . لذلك , انا يجب ان احضر مقعد الملك الي هنا |
Pekala. Videoyu getirmemi ve bunu birlikte izlememizi ister misin? | Open Subtitles | حسنا, اتريدني ان احضر جهاو الفديو الى هنا لنشاهد هذا |