"بآلة" - Traduction Arabe en Turc

• makinesine
• makinesi
• makineye
• makinesiyle
• makine
• aletle
• makineyle
• makinası
• bir araçla
• bir cisimle

Birkaç dakika önce, aklın başka yerde olmasını hiç oynamak istemeyeceğiniz bir kumar makinesine benzettim.
قبل دقائق قليلة، شبهت شرود الذهن بآلة جمع نقود لا تحب أن تلعبها.

Tabii ona, kıyamet makinesine bağlıyken gözlerinden ateş topu çıkardığını gösteren bir resim vermediler.
ليس كأنّهم أعطوه صورة عن نفسه والشرر يخرج من عينيه، وهو عالق بآلة نهاية العالم

İyi olan yanı fotokopi makinesi olan bir oda vardı.
من حسن الحظ أنه كان يوجد هناك غرفة بآلة نسخ

- Unut bunu. Bu yaşlı adamı senin makineye bağlamak ister misin?
أتريد تسليك ذلك العجوز بآلة تخطيط الدماغ ؟

Çantasındaki belgeleri küçük bir fotoğraf makinesiyle kopyaladı.
صورت الوثائق من حقيبتها بآلة تصوير صغيرة

İçinde makinelerinin olduğu odayı geçti... ve diğer odaya geldi... şuandan itibaren arıza güvenlikli makine olarak baktığım aleti sakladığı odaya.
مر بالغرفة التي تحتوي على آلتهم بأعلى مستويين ووجد طريقه لغرفة أخرى حيث خزن ما سأشير إليه الآن بآلة الفشل الآمن

ona bir aletle sersemletecek Siddette vurulmuS.
تلقّت ضربت عنيفة بآلة على ما أعتقد أسقطتها في الحال

Kore'de en çok saygı duyulan 3.kadın, neden bozuk bir makineyle oynuyorsun?
ينبغي أن تكونين الثالثة أكثر احتراماً بكوريا لماذا تلعبين بآلة الخياطة وتكسيرها

Diyaliz makinesine bağlıyken küçük kızları boğazlıyorum.
انا قاتل بوسطن الشرير. لقد خنقت الفتيات الصغيرات بينما انا مربوط بآلة غسل الكلية.

Örümcek adam külotuyla birlikte neredeyse çamaşır makinesine atacaktı.
لقد كان سيضعه بآلة الغسيل مع ملابس سبايدرمان الداخلية

Eğer çılgın bir partiye gitmek isteseydim bir zaman makinesine biner ve 90'lara giderdim.
إذا كنتُ أريد الهذيان لكنت ذهبت بآلة الزمن إلى التسعينات

Nozick'in tecrübe makinesi düşünce deneyi ile gösterdiğine inandığı şey buydu.
هذا ما أيقن نوزاك بأنه كان يثبته. من خلال تجربته الفكرية بآلة التجربة.

Ortaya saçma sapan bir yalan makinesi çıkarıyor, ben de burada, 4500 km öteden izleyip, inanacağım yani.
يقوم بالدفع بآلة للكذب مرتجلة، وأنا عليّ الجلوس على بعد 3000 ميل وقبوله،

Ban onun kaçık bir ölüm makinesi olmadığını söyledi.
و تقول لي حاستي أنه ليس بآلة قتل كما تزعم

Pernsipte, ilkeler kümesinin bütün sonuçlarını çıkaran bir makineye sahip olabilirsiniz, bu durumda matematik statik ve ölü olacaktır.
جوهرياً، ربما تحظى بآلة فائقة العمل تستنتج كل نتائج مجموعة مبادئ ثابتة وقد تكون الرياضيات ثابتة وميتة.

Kaçırıldım, işkence gördüm burnuma daha önce hiç görmediğim bir makineye bağlı iki tel sokuldu...
تعرضت للاختطاف والتعذيب، وزجّ في أنفي بسلكين مرتبطين بآلة لم أرها أبداً من قبل.

Terkedilmiş hastanedeki röntgen makinesiyle oynamaya gidelim mi?
هل تريد المجيء والعب معي بآلة الأشعة في المستشفى المهجور؟

ve içinde yaşadığı şartlarda çalışacak bir makine yapmaya çalıştı. Ve ortaya çıkardığı şey bu
وحاول أن يخرج بآلة يمكنها أن تعمل في الواقع الذي يواجهه. والذي أخرجه كان هذ الشيء،

Beyin çok verimli türde bir makine.
وهذا أشبه ما يكون بآلة على درجة عالية من الكفاءة

Kesici bir aletle tanınmaz hale getirilen 22 yaşındaki kurban, diğer 15'i gibi tesadüfen seçildi.
الضحية كانت بعمر 22 كانت مشوها بآلة حادة و يبدو أنها لا تشبه الضحايا الـ15 الآخري

Hiç kimse bir makineyle değişilemez... bütün problemler çözülünceye kadar.
لن نستبدل أحداً بآلة -حتى تصلح كل العيوب

Kırpma makinası ile taşaklarını kesemez miyim sanıyorsun?
لكن لا يمكنني قطع لسان أحدهم بآلة تشذيب, صحيح؟

Ama albümü açıp kapaktan çıkardığınız zaman, ...söz konusu parçanın, ortaya çıkmamasından emin olmak için keskin bir araçla çizildiğini görebilirsiniz.
لكن عندما تفتح الألبوم ، وتخرجه من ظرفه ، سترى أنهم قاموا بتخديش أغنية محددة بآلة حادة ، ليتأكدوا من عدم . اذاعتها

Kafasının arkasına kör bir cisimle vurularak öldürülmüş.
لقد تم ضربها بآلة حادة على رأسها من الخلف.