Ama adeta, ayağın geleneksel tanımından ziyade hayvan bacağının diğer parçalarıyla daha hızlı kontak kuruyor. | TED | وفي الحقيقة، الحيوان يتصل بأجزاء أخرى من ساقه أكثر غالباً من التعريف التقليدي للقدم |
Eminim bu kutu çalıntı araba parçalarıyla doludur. | Open Subtitles | أنا متأكد أن ذلك الصندوق مليء بأجزاء مسروقة. |
Sinek, ped biçimindeki ağız parçalarıyla teri silip süpürür. | Open Subtitles | تجفّف الذبابة العرق بأجزاء فمها وسائديّة الشّكل. |
Havadaki uçaklardan düşüp yerdeki insanları vuran uçak parçalarıyla ilgili. | Open Subtitles | الأمر كله متعلق بأجزاء الطائرات التي تسقط من السماء و من الطائرات و تصطدم بالأرض، و بالناس |
Teknolojidekigelişmeler,insanlarıcyernetic parçalarıyla zenginleştirmeye izin verir | Open Subtitles | تسمحالتطوراتفيمجال التكنولوجياللبشر بأن يعززوا أنفسهم بأجزاء سيرنيتيك |
Sonra hatırladığım şey ise oda vücut parçalarıyla doluydu! | Open Subtitles | و الشيء التالي الذي أعرفه... الغرفة مليئة بأجزاء من جسدها |
Bense ceset parçalarıyla oynarım." | Open Subtitles | ىمونا تلعب بالدمى-- وانا العب بأجزاء الجسم." |
Makineler asla yedek parçalarıyla gelmezler. | Open Subtitles | لا تصُنع الآلات بأجزاء إضافية |