tüm örgütümüz bu sözleri yerine getirmemize bel bağlar. | Open Subtitles | منظمتنا بأجمعها تعتمد على الأمانه فى الوعود |
Ama buradayken, belki evini ve tüm uygarlığı kurtarabilirim, değil mi? | Open Subtitles | وكذلك يمكننى أن أنقذ منزلك وربما الحضاره بأجمعها بينما انا فيها .. |
tüm hayatım daha 18 yaşındayken aptalca aşık olmam üzerine geçemez. | Open Subtitles | حياتي بأجمعها لا تتمحور حول اندفاع غبي لدي عندما كان عمر 18 |
Avrupada kullanıIan güvenlik türlerinden değil tüm matematik içindeki en basit sıralama. | Open Subtitles | إنَّـها أبسط تسلسل في الرياضيَّـات بأجمعها. |
Hepimizin aynı çizgide olduğunu ve sadece oğlunuz için değil, tüm aileniz için sonuçlarının ne olacağını anladığınızı duyduğuma sevindim. | Open Subtitles | سعيدة بأن أعرف أن جميعنا متفقون. وأنكما تتفهمان العواقب ليس على ابنكما فقط بل على عائلتكم بأجمعها, |
- Artık tüm bu bölgeyi koruyorlar. | Open Subtitles | - إنهما يدافعان عن المنطقة بأجمعها الأن. |
tüm okul kafayı senle bozmuş. | Open Subtitles | وكأن المدرسة بأجمعها مهووسة بك |
Satan bir yer bulabilmek için tüm şehri dolaştım. | Open Subtitles | بحثت في المدينة بأجمعها حتى وجدتها. |
tüm şirket batabilir biliyorsun. | Open Subtitles | الشركة بأجمعها سوف تهبط, انت تعرف هذا |
- Geleceğinden bahsederken Arthur yalnızca kişisel mutluluğundan değil tüm Camelot'un güvenliğinden de bahsetmiş oluyoruz. | Open Subtitles | -عندما نتحدث عن مستقبلك(آرثر) نحن لا نتحدث عن سعادتك الشخصية فحسب لكن عن أمن(كاميلوت)بأجمعها |
Yalnızca Walter ve Tressler değil, tüm anlaşmaları bağlantı kurdukları herkes, tüm ağ. | Open Subtitles | ليس (والتر) و (تريسلر) فحسب، بل جميع صفقاتهم وجميع عقودهم، والشبكة بأجمعها |
Los Angeles halkı ve tüm ülke korkuyor. | Open Subtitles | أهل "لوس انجلوس" و الأمة بأجمعها خائفون |
O tüm ulus için bir tehtid. | Open Subtitles | ! هو يشكل تهديد للأمة بأجمعها |
Adam, tüm aile burada. | Open Subtitles | (آدم) العائلة بأجمعها مجتمعة هنا |