Ve birisi eğer tehdit sizden almaya , ne yapardınız ? | Open Subtitles | و إذا هددك أحدهم بأخذه منك ما الذي ستفعله ؟ |
Cep telefonunu arabada bulamadık, belki de yanında götürdü. | Open Subtitles | لم نستطع إيجاد الهاتف في السيارة لكن رُبما قامت بأخذه معها |
Bir çocuk, büyükannesinin alnına kurşun dayandığını görmüş, çünkü asilerin onu, çocuk asker olarak almalarına müsaade etmemiş. | TED | أحد الأطفال رأى رصاصة موضوعة في رأس جدته، لأنها رفضت السماح للمتمردين بأخذه ليكون جندياً. |
Dul bir kadın O'nu gördü, beğendi, yanına aldı. | Open Subtitles | إمرأة أرملة ألتقت بهِ، أحبته، وقامت بأخذه. |
Arabamın olmasını istemiyorsun bu yüzden anahtarı aldın. | Open Subtitles | لا تريدني أن أحصل على السيارة لذا قمت بأخذه |
Ama yine de onu almana izin veremem. | Open Subtitles | فعلاً ولكن لازلتُ غير قادرٍ على السماح لكِ بأخذه |
Hayır onu götürmene izin veremem | Open Subtitles | لا ، أنا لن أسمح لك بأخذه معك. |
Üzerimde donum varken onu okuldan almaya giderek ve yaya geçidi görevlisine asılarak sevgimi göstersem bile. | Open Subtitles | حتى ان برهنت ذلك بأخذه من المدرسة و انا ارتدى ملابسى الداخلية |
Bu rüya az önce arkadaşını öldürdü, biraz ciddiye almaya başla. | Open Subtitles | هذا الحلم قتل صديقكِ للتو إبدأي بأخذه بجدية |
Bir de her zaman olduğu gibi çıkışta Liam'ı almaya da gideceğim. | Open Subtitles | وسأقوم بأخذه بعد المدرسة كما فعلت دائماً |
Eski karım bugün oğlumu alıp götürdü benden. | Open Subtitles | والدة ابني قامت بأخذه بعيداً منّي |
Ve bir gün, Gracie onu vadide uzun bir yürüyüşe götürdü. | Open Subtitles | وفي يومٍ ما، قامت (غرايسي) بأخذه في نزهة عبر الرياض الخضراء |
Biri onu götürdü. | Open Subtitles | ظهره كان مكسورًا شخصا ما قام بأخذه |
Burada bir şeyler kurmak adına çok büyük fedakârlıklarda bulundum. Bunu benden almalarına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ضحّيت بالكثير لبناء شيء هنا ولن أسمح لهما بأخذه |
Ne olursa olsun, bunu sizden almalarına izin vermeyin. Ne yaparlarsa yapsınlar, ayağa kalkın ve özgürlüğünüzü ele geçirin! Yaşa Ribera! | Open Subtitles | بغضّ النظر عمّا يحدث، لا تسمحوا لهم بأخذه منكم وبغضّ النظر عمّا يفعلون، إرتقي وخذ حرّيتكَ! |
Onu almalarına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يُمكننا السماح لهم بأخذه. |
Sonra aldı benden. Şimdi de geri vermiyor. | Open Subtitles | وبعدها قام بأخذه مني ولم يقم بإعادته |
- O yüzden onu ameliyata aldı. | Open Subtitles | لذا قامت بأخذه إلى غرفة العمليات. |
Sahibe olmak için ders falan mı aldın? | Open Subtitles | هل هناك صف قمتِ بأخذه لتكوني الدومينو ؟ |
Silahını çekti, sen ondan aldın ve o sırada elini kestin. | Open Subtitles | .... سحب مسدسه فقمت بأخذه منه ...وقمت أنت بالعملية |
Gerçekse senin almana neden izin versin? | Open Subtitles | ولمَ هو سمح لك بأخذه إذا كان فعلاً كذلك؟ |
Bunu benden almana izin vereceğimi gerçekten düşündün mü? | Open Subtitles | هل اعتقدتِ حقّاً أنني سأسمح لكِ بأخذه مني؟ |
Onu oraya götürmene izin vermemeliydim. | Open Subtitles | لم يجدر بي السماح لك بأخذه هناك |
Hastaneye götürerek. - Götürelim. | Open Subtitles | بأخذه مباشرة إلى المستشفى - نستطيع أن نأخذه - |