Böylesine özgü bir efsane daha bilmem. | Open Subtitles | لا أستطيع التفكير بأسطورة أخرى تحمل نفس الدقة |
Babam bir keresinde eski bir efsane anlatmıştı. | Open Subtitles | والدي أخبرني مرّة بأسطورة قديمة |
Hiç şüphesiz ki bu mağara Şeytan Kanyonu Kertenkele Adamı efsanesi yüzünden adı en kötüye çıkmış olanıdır. | Open Subtitles | من دون شك هذا الكهف اشتهر أكثر بأسطورة الشيطان كانيون رجل السحلية |
Miami Dolphins efsanesi olan Spencer Strasmore'u davet ediyoruz. | Open Subtitles | من فضلكم ، رحبوا بأسطورة ميامى دولفينز سبينسر ستراسمور |
Evet ama bir şehir efsanesinin, bir diğeri hakkında saplantısı oluşmadan belirtmeliyim ki siz burada Wayne Endüstrisi Enerji Sunumuna evsahipliği yapacaksınız bu gece! | Open Subtitles | أجل، لكن قبل أن تتحول أسطورة محلية مهووسة بأسطورة أخرى دعني أذكرك أنك الراعي لحفل معرض الطاقة الذي تستضيفه هنا، الليلة |
Bu kadar küçük bir şey bir efsaneyi yok edecek. | Open Subtitles | أنّ شيئاً ضئيلاً يمكن أن يطيح بأسطورة |
Ben de doğal olarak onu sorguladım. Bir efsaneden bahsetti. Çok uzun zaman öncesinin efsanesi. | Open Subtitles | لذا استجوبته، فنطق بأسطورة ... تعود لزمن بعيد |
Aziz Niklas efsanesini duymadın mı? | Open Subtitles | هل سمعت بأسطورة القديس "نيكولاس" من قبل؟ |
Belki de efsane değildir. | Open Subtitles | ربما ليست بأسطورة |
O baston bir efsane olmadığının kanıtı. | Open Subtitles | العصا تثبت أنها ليست بأسطورة. |
Ve, vampirlerin gündüzleri kendi topraklarında dinlendiklerini bildiğimden, Dracula'nın bir efsane olmadığını ama doğal olmayan bir şekilde yaşamaya sürekli devam eden ölümsüz bir yaratık olduğunu anladım. | Open Subtitles | و أن على مصاص الدماء الراحة أثناء النهار في تراب من أرض وطنه أنا مقتنع بأن (دراكولا) هذا ليس بأسطورة و لكنه مخلوق غير ميت امتدت حياته بشكل غير طيبعي |
Boron, Majesteleri, doğru anladıysam eğer Metal Gaga bir efsane değil dolunay çarpmış baykuşlardan, bir köle ordusu kuruyor ve büyülü pelet parçalarıyla, dünyayı ele geçirmeyi planlıyor. | Open Subtitles | فخامة السيد (بورون)، إن لم أخطئ الفهم ميتال بيك) ليس بأسطورة) إنه يصنع جيش العبيد من البوم الأعمى ويخطط لإخضاع العالم باستخدام تلال الكريات السحرية |
Atena Tapınağı bir efsane değildir. | Open Subtitles | معبد (أثينا) ليس بأسطورة. |
Şehir efsanesi haline geldiler. | Open Subtitles | وصار الأمر أشبه بأسطورة حضرية، |
Karınca Adam efsanesi ilham kaynağım oldu. | Open Subtitles | حسناً، كنت ملهماً بأسطورة " الرجل النملة" |
Filodaki bazı insanlar Dünya efsanesinin kurtuluşumuz için en büyük fırsat olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | بعض الناس بالأسطول يُؤمنون بأسطورة الأرض رُبما يكون ذلك الوعد الأعظم لبقائنا |
Kane'nin zenginliği kaynağını Amerikan efsanesinin beşiğinden alır. | Open Subtitles | المعروف بأسطورة امريكا هو اصل ثروة كين |
Evet ama bir şehir efsanesinin, bir diğeri hakkında saplantısı oluşmadan belirtmeliyim ki siz burada Wayne Endüstrisi Enerji Sunumuna evsahipliği yapacaksınız bu gece! | Open Subtitles | أجل ، لكن قبل أن تتحول أسطورة محلية مهووسة بأسطورة أخرى دعني أذكرك أنك الراعي لحفل معرض الطاقةالذي تستضيفه هنا الليلة .. |
Bu kadar küçük bir şey bir efsaneyi yok edecek. | Open Subtitles | أنّ شيئاً ضئيلاً يمكن أن يطيح بأسطورة |
"Varış" denilen efsaneden haberdar mısınız? | Open Subtitles | هل تعرف ما يطلق عليها بأسطورة "الوصول"؟ |
Bin kılıç efsanesini hiç duydun mu ? | Open Subtitles | حان الوقت للمرحلة الثانية - اللعنة - هل سمعت من قبل بأسطورة اسمها "الألف سيف"؟ |