Bence baba olarak başarısız olduğunu ve yaşamaya değecek bir şeyinin olmadığını düşünebilir. | Open Subtitles | فقد يعتقد بأنّه فشل كأب، ويعتقد بأنّه لا يملك ما يستحق العيش لأجله |
Sendika desteği olmadığını öğrenince acele edip elindeki her şeyi satacak. | Open Subtitles | عندمـا يتعلّم بأنّه لا يستحوذ على تنازلات النقـابة، سوف يبيع كلّ شيء |
Sendika imtiyazları olmadığını öğrenince gemiyi terk edecek. | Open Subtitles | عندمـا يتعلّم بأنّه لا يستحوذ على تنازلات النقـابة، سوف يبيع كلّ شيء |
Fiziksel bir rahatsızlığı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالَ بأنّه لا يَستطيعُ إيجاد أيّ شئِ خاطئ مَعه جسدياً. |
Rolo'ya otu var mı diye sormuştum ve olmadığını söyledi. | Open Subtitles | سألت رولو إذا كان عنده أيّ عشب وهو قال بأنّه لا يملك أيا منها |
Rolo'ya otu var mı diye sormuştum ve olmadığını söyledi. | Open Subtitles | سألت رولو إذا كان عنده أيّ عشب وهو قال بأنّه لا يملك أيا منها |
Onlara bir polisle beraber olduğumuzu söyledim ve onlar kontrol edip bana dedektif Dean Winchester olmadığını söylediler. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بأنّنا مع شرطي وقد قاموا بالتدقيق وأخبروني بأنّه لا يوجد محقق يدعى دين وينشستر |
Bu yüzden sana kimsenin orada olmadığını söylediler. | Open Subtitles | لهذا السّبب ، أخبركِ المقرُّ بأنّه لا يوجدُ أحداً |
Çok dokunaklı çünkü birilerine sandıkları kadar değerli olmadığını söylüyorsun, ama kırmadan. | Open Subtitles | ذلك مؤثر لأنّكَ فعلاً تخبر أحدهم بأنّه لا يستحق ما يظن أنه يستحقه ولكن لا يمكنك أن تجرح مشاعره |
Tam da bununla hiç bir ilgin olmadığını söyleyecektim, ama... Neyse... | Open Subtitles | كنتُ سأقول بأنّه لا علاقة لك بالأمر , لكن |
Bu gece olanlar için, hiçbir şeyin apaçık olmadığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | أنا أقول بأنّه لا يوجد شيء بديهي بخصوص ما حدث هنا الليلة |
Ancak bunu yapamayacağını, mümkün olmadığını açıkladığında... | Open Subtitles | عندما وضّحَ بأنّه لا يَستطيعُ أَنْ، ذلك ذلك ما كَانَ محتملَ، |
Kafanda şeytanların olduğunu biliyorum ama onların kölesi olmak zorunda olmadığını bildiğinin de farkındayım. | Open Subtitles | لكَ شياطينكَ، ولكنّي أعلم بأنّه لا يجب أن تكون عبداً لها |
Beni bekleyen kimse olmadığını kabul etmiştik. | Open Subtitles | أعتقد أنّنا أثبتنا بأنّه لا يوجد من ينتظرني |
Tom Cruise olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أَعْني، أَعْرفُ بأنّه لا جولة توم البحريةَ. |
Çemberin içine girdikten sonra geri dönüşü olmadığını söylemiştim. | Open Subtitles | عندما وقفت داخل تلك الدائرة، أخبرتك بأنّه لا سبيل للتنحي. |
Çemberin içine girdikten sonra geri dönüşü olmadığını söylemiştim. | Open Subtitles | عندما وقفت داخل تلك الدائرة، أخبرتك بأنّه لا سبيل للتنحي. |
Benim gibi düşünmek ya da hareket etmenin geleneksel olmadığını anlıyorum. | Open Subtitles | أفهم هذا، بأنّه لا يناسبك فِعل ما أقوم بفعله. أفهم هذا جيّداً. |
O ineğin altında bir şey olmadığını bilir o. | Open Subtitles | لقد علم بأنّه لا يوجد شيء تحت تلك البقرة |
Oh evet! Hatırlıyorum. Erkek arkadaşıma benim için yeterince iyi olmadığını söylediğinde zamanıydı. | Open Subtitles | نعم، تذكرت عندما أخبرتي حبيبي بأنّه لا يناسبني |