Büyükannemi düşündüğümde, ona göre tabii ki bütün torunları özeldi. | TED | عندما فكرت بجدتي ، بالطبع كانت تعتقد بأن جميع أحفادها مميزون. |
Bence bütün avukatlar bu marşı destekledi. | Open Subtitles | أفترض بأن جميع المحامين داعمين لها ـ ـ ـ |
bütün iletişim sistemlerinin aynı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أظن بأن جميع أنظمة الإتصالات متشابهة |
Bu bardaki Tüm herkesin şu an bize baktığını farkettin mi? | Open Subtitles | هل لاحظت بأن جميع الموجودين في هذا المكان يحدقون بنا الآن |
Ben bugün, bu üç önerinin - oldukça mantıklı gözüken Tüm bu önerilerin - doğru olmadığını söylemeye geldim. | TED | وإنني هنا اليوم لأقول لكم بأن جميع الافتراضات الثلاثة، والتي تبدو معقولة، ليست صحيحة. |
Onu bu derece tanıyan herkes bunu bilir diye farz ettim. | Open Subtitles | أفترضتُ فقط بأن جميع من يعرفوه أعني يعرفوه حقاً يعلمون ذلك |
bütün beyaz adamların şeytan olduğunu öğretiyor. | Open Subtitles | . إنه يخبرنا بأن جميع البيض شياطين هل علمت فى حياتك رجل أبيض صالح ؟ |
bütün lezbiyenlerin yine de gizlice erkek istediklerini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | أنت تعتقد بأن جميع السحاقيات يفكرن سرا في الرجال |
Birazcık bile çekici bulduğum bütün kadınlar psikopat çıkıyor. | Open Subtitles | على ما يبدو بأن جميع النساء التي أجدهم حتى الذين ليس جذابون يصبحون مضطربي العقل |
bütün kadınların moron olduğunu söyledi ve ben de bu gruba dahilim. | Open Subtitles | لقد قال لتوه بأن جميع النساء مغفلات وأنا من ضمنهن |
bütün erkeklerin kendin gibi sapık olduğunu sanman çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أُحب إعتقادك بأن جميع الرجال مُنحرفين مثلك |
Biz bütün vampirlerin şeytan olduğu fikrinden yola çıkıyoruz ama bu, ya doğru değilse? | Open Subtitles | أننا كونا رؤيا بأن جميع مصاصين الدماء بقدر الشر المعروف عنهم لكن ماذا لو كان ذلك غير حقيقي ؟ |
bütün etiketlerin aynı yöne bakması gerekmediğini söylüyorum. | Open Subtitles | إنني أقول فحسب بأن جميع الملصقات لا يجب أن تواجه الجهة ذاتها تماماً |
Maalesef, Galen'in egosu Tüm keşiflerinin son derece önemli olduğuna inanmasına neden oldu. | TED | وللأسف، دفعه غروره للاعتقاد بأن جميع اكتشافاته هي من ذوات الأهمية القصوى. |
Bence smokin, kadınların gözünde Tüm erkeklerin aynı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | أعتقد أن الفكرة وراء البذلة الرسمية هي وجهة نظر نسائية بأن جميع الرجال سيان |
Tüm vampirlerin formda olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | كنت أعتقد بأن جميع مصاصي الدماء على شكل واحد |
Adama Tüm ailesinin öldügünü söylemiş. | Open Subtitles | أخبره بأن جميع من تبقّى .من عائلته توفّوا |
Hatta -- Hatta kötüden bile daha kötüydü..., ...ama bu Tüm koruyu ailelerin kötü olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | كان أسوأ من السيء لكن هذا لا يعني بأن جميع الوالدين البدلاء وحوش |
Kesin herkes işten çıkmıştır. | Open Subtitles | أنا متأكد بأن جميع زملائك بالعمل عادو الى منازلهم بالفعل |
Sizi arayan herkes bir şey istiyordur herhalde. | Open Subtitles | أدركت للتوّ بأن جميع من يتصل بك لابد أن يريد شيئاً |