Tamamlamak bir amaçtır, ama onun hiçbir zaman son olmadığını ümit ederiz. | TED | إن الإكتمال هدف، و لكننا نأمل بأن لا يقف على ذلك أبداً. |
Mutlu bir yaşamın anahtarı, kontrol altında olmadığını kabul etmektir. Kuşa dikkat! | Open Subtitles | المفتاح إلى الحياة السعيدة هو أن تقبلين بأن لا يمكنكِ التحكم أبداً. |
Bu adreste. Birkaç adamımı yolladım orayı terk etmesin diye. | Open Subtitles | تركت اثنين من رجالي معها، لنحرص بأن لا تفكر بالمغادرة. |
Bir de her seferinde şırınga ile oyun olmaz dediğim için. | Open Subtitles | واحده عن كل مرة قلت لك بأن لا تلعب لعبه الأبر |
Kral şahini tekrar yapmaması konusunda uyarır ama şahin buna kulak asmaz. | Open Subtitles | حذّر الملك الصقر بأن لا يُكررها مرة ثانية لكن لم يُفيد التحذير |
Uzun zaman önce kendime ona tutamayacağım sözler vermemeye dair yemin ettim. | Open Subtitles | وقطعـت عهداً منذ وقت طويـل بأن لا أعدها بشيء ولا أوفي بـه |
Beşincidir bir şeyi ambale etmememi söylüyorsun. | Open Subtitles | هذه خامس مرة ذكرتني فيها بأن لا أغرق شيئاً |
Eğer olmadığına karar verirseniz bunda utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | إذا قررت بأن لا تعمل هذا لاشىء أن تكون مربك من أجلة |
Annen sana hanımlara sırt çevirmemen gerektiğini söylemedi mi? | Open Subtitles | . الم تعلمك امك بأن لا تُدير ضهرك لفتات ؟ |
Sonra hiçbirimizin aslında Yahudi olmadığını öğrenecekler ve hiçbirimiz onlardan bir daha alamayacak! | Open Subtitles | بعدها سيكتشفون بأن لا احد منا يهوديه حقاً ولن تحصل أي منا عليها |
Babama duyduğum kızgınlığın, onunla ilgisi olmadığını fark ediyorum. | TED | فالاستياء الذي كان يتملكني ضد والدي، أدركُ الآن بأن لا علاقة له به. |
Ve hiçbir katilin sonsuz yaşama sahip olmadığını bilirsiniz. | Open Subtitles | وأنتم تعلمون ذلك بأن لا قاتل يكره الحياة الأبدية الساكنة في نفسه |
Bir kez denesen, korkacak bir şey olmadığını göreceksin. | Open Subtitles | بمجرد محاولة وحيدة، سترون بأن لا شيء يدعوا للخوف |
Kendinde olmadığını bildiğimden, yazıyı pek dikkate almadım. | Open Subtitles | ذكرت بأن لا يكون المنزل لها. أنا رميت الخطاب. |
Bu arada 42 derece eğimde uyumanız ve sadece bu gece de deprem olmasın diye umut edersiniz. | TED | وعليك أيضًا أن تنام على منحدرات بزاوية 42 وتأمل بأن لا يحدث زلزال في تلك الليلة. |
Kolumdan aşağı veya yukarı hiçbir şey gitmesin diye bileğimi kavrayacağımı söylüyorum, ki bu bir yalan. | TED | بعدها قلت بأني سأقوم بالضغط على معصمي لتتأكدوا بأن لا شيء سيعبر من والى كم ثوبي, هذه كانت كذبة. |
Her erkek çocuk sahibi oluşumuzda içkiye düşkün olmasın diye dua ettim. | Open Subtitles | كلما يلد مولود كنت ادعي بأن لا يصبح مدمن على الشراب |
Umalım ki,ikimizin hatırına,böyle olmaz. | Open Subtitles | دعينا نتمنى بأن لا نأتي إلى ذلك، لكلتا خواطرنا |
Bu doğru, umarız bugün o kadar çok olmaz. Evet. | Open Subtitles | ذلك صحيح, دعونا نأمل بأن لا تكون هناك الكثير منها اليوم |
Böylece, başka bir model geliştirmememiz konusunda nasihatlar aldık; yeteneksizdik. | TED | لذلك قيل لنا بأن لا نبني مجسمات أخرى؛ لأننا غير مؤهلين. |
Tamam, evet veriyor. Ama onun bir şey söyleyemeyeceğine dair bir kural yok. | Open Subtitles | حسناً، إنه كذلك، لكن لا توجد قانونين .تنص بأن لا يمكنه فعل ذلك |
Bir keresinde bana onun gibi ruhunu terk etmememi söylemişti. | Open Subtitles | لقد أخبرني مره بأن لا أتخلى عن روحي كما فعل هو |
Bu da, sırasıyla, hiç Cüce kadını olmadığına ve Cüceler'in yerdeki deliklerden çıkarak çoğaldığına dair inanışların yerleşmesine sebep olmuştur bu çok saçma, tabiki. | Open Subtitles | وهذا بدوره أعطى فكرة الأعتقاد بأن لا وجود للنساء الأقزام وأن الأقزام يأتون من حفره في الأرض |
Annem tekrar gitmem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | أمى تخبرنى انى يجب أن أعود أخبرها بأن لا تفعل |
Sana bir daha asla bu evin çevresinde gözükme demiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك سابقا بأن لا تظهر أمام هذا المنزل مجددا |
Dedene yardım etmem gerekti... ve sonra bir daha dedene yardım etmeyeceğime yemin etmem gerekti. | Open Subtitles | ... كان يجب علي مساعدة جدك و من ثم كان يجب علي أن أقسم بأن لا أساعده مرة أخرى |