Nükleer fizikte uzman birisi olarak her biri kendi Dünya'sını barındıran farklı boyutlar olduğuna dair bir hipotezim vardı. | Open Subtitles | كخبير في مجال الفيزياء النووية، لقد افترض منذ فترة طويلة بأن هناك عدد لا حصر له من أبعاد متوازية، |
Öncelikle, katkının zorunlu olduğuna dair olan yanılgıyı düzeltmek isterim. | Open Subtitles | بدايةً أريد أن أزيل إشاعة بأن هناك تبرّع إلزامي الليلة |
Yoksulluğu tarihe gömmek için muazzam fırsat olduğunu söyleyerek bitirmek istiyorum. | TED | أريد أن أختم بالقول بأن هناك فرصة مذهلة لجعل الفقر تاريخاً. |
Şimdi, on günlük bir cinsel ilişki garantisinin var olduğunu biliyorum... | Open Subtitles | الآن، أعـلم بأن هناك حـجر صحي ..بالنسبة بالجنس منذ عشر أيام |
Durumun değerlendirmesini yapıyoruz ama kesinlikle bir gelişme olduğu açık. | Open Subtitles | لانريد أن نستعجل لكنه يبدو قطعيا بأن هناك بعض التحسن |
Hatırlıyor musun, içimde nasıl bir sorun varmış gibi hissettiğimi? | Open Subtitles | أتتذكرين كيف كنت أشعر بأن هناك شيء ما خاطئ فيّ؟ |
Her işin bir yeri ve zamanı vardır. Bu gece şunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أنت تعلمين بأن هناك زمان ومكان للعمل والليلة أريد القول فقط بأن |
O evde bazı iğrenç şeyler olduğuna inanacak bazı sebeplerimiz var. | Open Subtitles | لدينا سبب يدفعنا للاعتقاد بأن هناك شئ سيئ كان يجري هناك |
İnanç, resmi bir duruşma için yeterli kanıt olduğuna ikna olmuştur. | Open Subtitles | اقتنع المؤمنون بأن هناك ما يكفي من الأدلة لجلب محاكمة رسمية |
Resimde yanlış bir şey olduğuna inanmaktansa, bende bir hata olduğuna inanarak, kendimi suçlu ve mutsuz hissediyorum. | TED | أحس بالذنب وعدم الرضى عن نفسي بدلاً من أن افكر بأن هناك شيئاً غير مرض باللوحة أفكر بأنني أعاني من خطب ما |
Bu kardeşlerinize yardım etmenin, arabanızın camından para uzatmaktan daha iyi bir yolu olduğuna inanıyorum. | TED | أعتقد بأن هناك طريقة أفضل لمساعدة إخوانك وأخواتك المحتاجين بدلًا من إعطائهم بعض النقود من نافذة السيارة. |
Ve son olarak, dünya insanları birşeylerin çok ters gittiğine iklimle ilgili çok ters giden bir şey olduğuna inanıyor. | TED | أخيرا، بدأ جميع السكان في مختلف أنحاء العالم يعتقدون بأن هناك شيء ما يحدث، خطأ كبير بمناخنا. |
Sadece aşağıda bir çok misafirin olduğunu bildirmek için geldim... | Open Subtitles | أنا فقط أعلمكِ بأن هناك الكثير من الناس بالطابق الاسفل |
Olay hala inceleniyor fakat kaynaklar patlamanın şüphe verici olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | السبب مازال قيد التحقيق ولكن المصادر تعتقد بأن هناك شبهة جنائية |
Patronunla konuştum ve bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد ناقشت رئيستك للتو وقالت بأن هناك سوء تفاهمٍ بسيط. |
Küresel ısınma diye bir şeyin olduğunu kim söylemiş ki? | Open Subtitles | مَن قالَ بأن هناك كهذا الشيء كإرتفاع درجة الحرارة العام؟ |
Ancak o zaman mı bu yaptığımın haklı olduğunu düşüneceksiniz? | Open Subtitles | وعندها فقط سوف تشعر بأن هناك ما يبرر هذه الخطوة؟ |
Tek bildiğim, bu rastlantısallığın bir düzeni olduğu. Ama şimdilik ne olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | كل ما أعرفه بأن هناك نمط للعشوائية فقط لا أدري ما يكون بعد |
Öyle de olabilir ama sanki bu dünyada bana söylemediği ve yarım kalan bir işi varmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | قد يكون هذا جزئا ً من السبب لكن أشعر بأن هناك بعض الأعمال الغير منتهية والتي لا تخبرني بها |
Koltuğun yanında olması lazım. | Open Subtitles | أعتقد بأن هناك واحد بجانب المقصورة السفلية , ماك ؟ |
Bu demek değil ki bir parçam onu hep sevmeyecek, ve belki de bir gün tekrar birlikte oluruz. | Open Subtitles | لا يعني بأن هناك جزء مني لن يقوم بهذا ربما سنعثر على الطريق لنعود إلى بعضنا البعض يوماً ما |
Böyle kaç galaksi var diye sorarsanız, bilim adamları bunun iki milyardan fazla olduğunu söylüyorlar... | Open Subtitles | علمًا بأن هناك العديد من المجرّات يُرجح العلماء أن هناك ما يقرب من مليارين مجرّة |
Çok fazla olduklarını, gezegendeki her kişi başına 200 milyon böcek düştüğünü. | Open Subtitles | و بأن هناك الكثير منهم حوالى 200 مليون لكل شخص على الأرض |
David Palmer aptal bir adam değil. Bir şeyler olduğunun farkında. | Open Subtitles | دايفد بالمر ليس رجلا غبي انه يعرف بأن هناك شيء يحصل |