En başta, Uganda'daki ailesine düzenli olarak telefon ettiğini gördük. | TED | ومنها، رأينا أنها قامت وبشكل منتظم بإجراء المكالمات الهاتفية مع عائلتها في أوغندا. |
telefon görüşmesine müsaade etmiyorlar. | Open Subtitles | غير مسموح لنــا بإجراء المكالمات الهاتفية. |
telefon görüşmesine müsaade etmiyorlar. | Open Subtitles | غير مسموح لنــا بإجراء المكالمات الهاتفية. |
Hayatımın bu döneminde telefon sapıklığı yapıp sahte sipariş veren ben olmalıydım. | Open Subtitles | لطالما حسبت أنني من سيقوم بإجراء المكالمات الساخرة في هذه المرحلة من عمري. |
Hepsini takip ediyordum da özellikle bir tanesi Kırmızı Çarpılılar Derneğindeki diğer insanlara telefon etmekle meşgul. | Open Subtitles | لقد كنت أتتبعهم وواحد كان مشغولاً بإجراء المكالمات للبقيه من مجتمع قلم شاربي الأحمر يقصد الذين تضع عليهم علامه بالصور |
Bir kaç adamımız telefon görüşmesi yaptı. | Open Subtitles | ساعد بعض الرجال بإجراء المكالمات |
Ben sadece telefon edeceğim. | Open Subtitles | أنا أقوم بإجراء المكالمات فقط |