"بإعطائك" - Traduction Arabe en Turc

    • verdi
        
    • vererek
        
    • vereyim
        
    • vermeye
        
    • vermesi
        
    • veririm
        
    Onlar sana bizim kitaplarımız verdi ve sende onlarla beraber uğramayı düşündün. Open Subtitles لقد قاموا بإعطائك الكتب و اعتقدتَ، بأنك قادر على إحضارهم لنا
    Ne yani, JOSC sana Christine hakkında indirdiklerini verdi diye beni tanıdığını filan mı düşünüyorsun? Open Subtitles هل قامت قيادة العمليات الخاصة المشتركة بإعطائك المعلومات عن كريستين, وتعتقد بأنك تعرفني؟
    DATA'ya başlamanı sağlayan parayı kim verdi sana? Open Subtitles من الذي قام بإعطائك المال لكي تأسسي شبكة الطوارئ الطبية للأطباء ؟
    Onu size vererek kendimi aşağılamam mümkün değil. Open Subtitles سيدىالعزيز،للأسف،انه تافه لن أجلب العار على نفسي بإعطائك اياه
    "...öldükten sonra size güzel, sonsuz bir hayat vererek bunu telâfi eder." Open Subtitles فهو يعوضك بإعطائك أشياء جيدة إلى الأبد بعد مماتك
    Söz kesmeye devam mı yoksa eline bir mikrofon vereyim mi? Open Subtitles هل أنت خلال مقاطعة، أو هل أقوم بإعطائك ميكروفون ؟
    Uyuşturucu kullanıyorsan, bu, kalbine zarar verdiyse ve ben e sana steroid vermeye başlarsam, bu steroidler seni öldürebilir. Open Subtitles إن كنتِ قد تعاطيتِ المخدّرات إن كانت قد آذت قلبك وبدأتُ بإعطائك الستيروئيدات
    Savaştaki zihinsel hasarlar için Gazilik Sigortası'nın size ilaç vermesi gerekmiyor mu? Open Subtitles أليس من المفروض أن تقوم إدارة قدامى المحاربين بإعطائك الدواء الخاص للأمراض دماغك
    Şifreyi unuttum. Ama benimle gelirsen, sana veririm. Open Subtitles قد نسيت كلمة السر، لكن إن أتيت معي إلى المرأب، فسأكون مسرورًا بإعطائك إيّاها
    Baban bir tane hediyelik eşyaya yetecek kadar para verdi. Open Subtitles أباكِ قام بإعطائك مال يكفي لشراء تذكار واحد فقط
    Baban bir tane hediyelik eşyaya yetecek kadar para verdi. Open Subtitles أباكِ قام بإعطائك مال يكفي لشراء تذكار واحد فقط
    Parayı bana annem verdi. Open Subtitles والدتي أعطتني المال - لماذا ستقوم والدتك بإعطائك خمسون دولار
    Ayrılmadan önce üstat sana bir parşömen verdi. Open Subtitles قبل مغادرتنا قام سيد بإعطائك مخلب غراب
    Ayrılmadan önce üstat sana bir parşömen verdi. Open Subtitles قبل مغادرتنا قام سيد بإعطائك مخلب غراب
    Sana kadın bilgimden bir şeyler vererek iyiliğinin karşılığını ödeyeyim. Open Subtitles دعني أعيد اليك الجميل بإعطائك بعض معلوماتي النسائيه
    Arkadaşlığımızı, size el oyması bir Alman duvar saati vererek kutlamak isterim. Open Subtitles وسأحتفل بصداقتنا بإعطائك ساعة جدارية ألمانية
    Poltikacılar böyle kendilerini sevdiriyorlar, ...sana bir şeyler vererek değil, senden bir şeyler isteyerek. Open Subtitles هكذا يجذبك السياسيون لتحبيهم, ليس بإعطائك شيئا, بل بطلبه
    Adamlarıma emir vererek ne yaptığınızı düşünüyorsunuz? Open Subtitles ماذا تعتقد نفسك فاعلاً بإعطائك أوامر لرجالي؟
    O katili adalete teslim et, ben de sana başa çıkabileceğin cevapları vereyim. Open Subtitles أحضر قاتله للعدالة وأنا أعدك بإعطائك كل الأجوبة التي تستطيع تحملها.
    Ne icin bu? Ben aksam'ki partinize katilamiyorum o yuzden hediyemi simdi vereyim dedim. Umutlarini fazla yukseltme... cinsel birsey degil, ve onu yiyemezsin. Open Subtitles - حسن لن أحضر حفلك الليلة لذا فكرت بإعطائك هديتي هنا ولا تعقدي آمالك عليها ليست إباحية ولا يمكنك تناولها لن تحضري؟
    Sana ağrı için bir şey vermeye yetkim yok. Yani hiç sorma. Open Subtitles لا يسمح لي بإعطائك أيّ مسكّن، فلا تطلب مسكنًا
    Örneğin bir müdürün cinsel lütufa karşılık size terfi vermeye söz vermesi. Open Subtitles مثال, عندما يعدك المدير بإعطائك ترقيه مقابل خدمه جنسيه
    Ve memnuniyetle 10 bin dolar kapora veririm. Open Subtitles و سأكون سعيداً بإعطائك نسبة عشرة بالمئة للحظ الجيد

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus