Başımdan bir ayrılık geçti ve mekanı zar zor finanse ediyoruz. Diyeceğim... | Open Subtitles | لقد مررت بإنفصال مؤخّرًا، ولقد كُنّا بالكاد أن نتحمّل أُجرة المكان، لذا، |
Durumun farkında mısın bilmiyorum ama, yakın zamanda kötü bir ayrılık yaşadı, dışarıdan belli olmayabilir fakat şu an savunmasız bir durumda. | Open Subtitles | ماذا بشأنه لا أعرف إذا ما كنت مدركة لهذا لأنه يمر بإنفصال سيء مؤخراً وربما هو لا يبدو كذلك ولكنه حقاً ضعيف الآن |
O kadar şanslısın ki hiç üzücü bir ayrılık yaşamamışsın. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة جداً لأنكِ لم تمري بإنفصال مؤلم من قبل السبب الوحيد لكونهم ليسوا مؤلمين |
Sen bahsini açmışken daha yeni bir berbat ayrılık yaşadım. | Open Subtitles | بما أنك تكلمت عن ذالك لقد مررت بإنفصال فضيع |
Bir evliliğin daha yıkılmasına dâhil olduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق بأني متورطة بإنفصال زوجين أخرين ماذا ؟ |
Hem sevgilisi hem de reklamcısı çok duygusal olduğunu ve kötü bir ayrılık yaşadığını söyledi blog'larda da kıza hiç acımıyorlardı. | Open Subtitles | خليلها ووكيلتها الإعلاميّة، كِلاهما قال أنّها ،كانت مُنفعلة للغاية، مرّت بإنفصال سيء ...بدون رحمة على المُدوّنة |
Bunu kutlamamamız gerek. Ted kötü bir ayrılık yaşıyor. | Open Subtitles | لا يجدر بنا الإحتفال ، ف(تِد) مر بإنفصال سئ. |
Sizin çok ortak yanınız var. Nick geçen yıl bir ayrılık yaşadı ve bu ona çok ağır geldi. | Open Subtitles | أنتما لديكما الكثير من الأمور المشتركة (نيك) مرَّ بإنفصال العام الماضي |
Dedikoduya göre kötü bir ayrılık yaşamış, artık yalnız takılıyormuş. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} الشائعات تقول أنّها مرّت بإنفصال سيّئ، والآن تقضي معظم وقتها وحيدة. |
Jacob Phelps. Bak, olayların karışık olduğunu biliyorum. Kötü bir ayrılık yaşadığını da biliyorum. | Open Subtitles | (جيكوب فيليبس)، أعرف أن الأمور معقدة وأنكِ تمرين بإنفصال سيئ |
Yani, kötü bir ayrılık yaşıyor ve Vegas bir günah şehri. | Open Subtitles | تعلم, فهو يمر بإنفصال سيء للغاية, و... (فيغاس) مليئة بالإغراءات. |
Bir evliliğin daha yıkılmasına dâhil olduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق بأني متورطة بإنفصال زوجين أخرين |