Ben rahat hissettiğim zaman sen de "Tanrı'nın dokunuşunu" hissedersin. | Open Subtitles | عندما تجعلني أشعر بارتياح أجعلك تشعر أنك مُبارك من الله. |
Bazıları yakın zaman kadar çok rahat bir şekilde savundukları kötü durumları tersine çevirmeye zorlanıyorlar. | TED | وبعضهم تم إجباره على تغير مواقف خاطئة جداً دافعوا عنها بارتياح حتى زمن قريب جداً. |
Şu gerçekle daha rahat hissediyorum ki bir noktada kaçınılmaz bir gelecekte öleceğim. | TED | أشعرالآن بارتياح أكبر مؤمنًا بحقيقة أنني عند مرحلة معيّنة في المستقبل المحتوم، سوف أموت. |
Ama biz burada rahatız. | Open Subtitles | ثم لربما نعم تحتاج للمزاولة في مكان ما أنت يمكن أن تكسب ذلك لكن أعتقد أننا نعيش بارتياح هنا ولندن مدينة غالية |
Ayakta durmaktan oturma pozisyonuna rahatça geçemiyorum. | TED | لايمكنني الانتقال من وضعية الوقوف إلى الجلوس بارتياح. |
Bu onu daha mutlu kılmadıysa bile bunu bilmek sizlerin daha rahat uyumanızı sağlayabilir. | Open Subtitles | ورغم ان هذا لم يجعلها تشعر بسعادة اكثر وانت تجلس بارتياح وتراها |
Güzel. Şunları senden alayım, daha rahat edersin. | Open Subtitles | جيد ستشعرين بارتياح أكبر حالما تلقين الأمر من يديك |
Melvin. Düşündüm de, Verdell burada rahat uyuyamaz gibi geldi bana. Çünkü... | Open Subtitles | اشعر بالاستياء لأن فيرديل ينام بارتياح هنا |
Ona kasabamızda hoş karşılandığını hissettirmek, rahat ettirmek bize düşer. | Open Subtitles | يعود إلينا أن نُشعرها بارتياح ونُرحب بها في بلدتنا |
Burası çok rahat ve senden başka burada birlikte olmak isteyeceğim kimse yok. | Open Subtitles | نشعر هنا بارتياح اكبر ولا أفضل ان أكون هنا مع احد سواك |
Burası çok rahat ve senden başka burada birlikte olmak isteyeceğim kimse yok. | Open Subtitles | نشعر هنا بارتياح اكبر ولا أفضل ان أكون هنا مع احد سواك |
L l beş gitti düşünüyorum, altı tarih benim boşanma sonrası kadar sonunda l tekrar rahat kalma insanlar hissetmeye başladı. | Open Subtitles | أظن أننى ذهبت فى خمس أو ست مواعيد غرامية منذ طلاقي حتى بدلأت أشعر بارتياح فى مواعدة نساء آخريات |
Navigator'a sekiz kişinin rahat sığması gerekiyordu... | Open Subtitles | أعرف بأنّهم يقولون الملاح مفترض لإجلاس ثمانية أشخاص بارتياح |
Doktorların da sigara içtiğini bildiğim sürece, ...daha rahat uyudum. | Open Subtitles | وأنا أدرى, لقد صرت انام بارتياح بعد معرفة أن الأطبـاء يدخنّون |
Merak etmeyin, onu yatıştırmak için yapıyor. Kendini rahat hissetmesi için. | Open Subtitles | لا تقلق إنه يقوم بفك قيد الرجل حتى يشعر بارتياح |
Merak etmeyin, onu yatıştırmak için yapıyor. Kendini rahat hissetmesi için. | Open Subtitles | لا تقلق إنه يقوم بفك قيد الرجل حتى يشعر بارتياح |
Ben de pijamayla rahat ediyorum ama uçakta pijama giymiyorum. | Open Subtitles | أشعر بارتياح مرتدياً منامة، لكنني لا ألبسها في الطائرة |
İhtiyarlıkta rahat etmek istiyorsan bu kadar kolesterol yeterli. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا قدر كافٍ من الكولستيرولُ لرأيتك بارتياح في حالتكَ الضعيفة |
Ama biz burada rahatız. | Open Subtitles | لكن أعتقد نَعِيشُ بارتياح هنا. |
Bir cerrahın dirsekleri yanlarında rahatça dinlenmeli. | TED | مرفقي الجراح يجب أن يكونا يستندان بارتياح أسفل جانبيه. |
Olly'nin öldüğünü öğrendiğimizde aslında rahatladım. | Open Subtitles | ,عندما عرفنا أن اولي ميت في الحقيقة لقد شعرت بارتياح |
Ve işbirliğiniz sayesinde... hepimiz savaşın getirdiği rahatsızlıkların... mümkün olduğu kadar dışında kalabiliriz. | Open Subtitles | وبالتعاون الذكي سنبقى بعيداً عن الحرب بارتياح بقدر الإمكان |