Diana ve Basil'in hikayesinin mutlu sonla bittiğini duymak sanırım sizi rahatlatacaktır. | Open Subtitles | ستشعروا بالراحة عند سماعكم ان قصة ديانا و بازل قد انتهت نهاية سعيدة |
Basil'den öğrenmeye çalıştığım şey rengin işimizi ne kadar zorlaştıracağı. | Open Subtitles | ما احاول ان استوضحه من بازل هو الى اى مدى ستصعب الالوان من مهمتنا |
Çok sıkı, Basil! Ayaklı bir p.zevenk! Evet,saldırını bozacağını biliyordum. | Open Subtitles | رائع يا بازل يا لها من مركبة رائعة نعم ,لقد عرفت انه داعب خيالك |
17. yüzyılın sonlarında Basel İsviçre üniversitesi kentinde bir çatı arasında geçiyor. | TED | القصة تبدأ في أواخر القرن السابع عشر في عِلية بجامعة بازل السويسرية. |
Evet, Basel'deki Gressmann'dan gelen mektubu. | Open Subtitles | نعم , أبحث عن رسالة غريسمان الواردة من بازل |
Basil Blake'in evinde olmaliydi. Dikkatleri ona çeken de Josie'ydi. | Open Subtitles | في منزل "بازل بلايك"، كانت "جوزي" مَن أثارت الإنتباه حوله |
Basil kendi hisleriyle biraz daha korkusuz olmalı belki de. | Open Subtitles | ينبغي على "بازل" أن يكون أكثر خوفاً على مشاعره الخاصة |
Ben British gizli örgütünden Basil Exposition | Open Subtitles | أنا "بازل إكسبوزشن" من المخابارات البريطانية |
Ben Basil Exposition British Gizli servisi. | Open Subtitles | -انا "بازل إكسبوزشن" من المخابارات البريطانية |
Basil, bu dünyada çılgın bir adamın ruh halinden anlayacak bir kişi var.. | Open Subtitles | بازل , هناك شخص واحد فقط في العالم الّذي حقًّا يفهم سيكولوجية الرّجل المجنون ... |
Derhal oraya! Teşekkürler, Basil! | Open Subtitles | إمض الى هناك فورا أشكرك يا بازل |
Basil Blake'in tanigi var, nedeni yok. | Open Subtitles | كليهما لديه الدافع وحجة غياب كذلك "بازل بلايك" لديه حجة ولكن دون دافع |
Basil Blake'e yapilan suçlama sizi tatmin etmedi mi? | Open Subtitles | إذن أنتِ غير مقتنعة بإقامة القضية ضد "بازل بلايك"؟ |
Gerçek planda, ceset Basil Blake'in evine birakilacakti. | Open Subtitles | أنا مقتنعة بأن الخطة كانت أن يتم وضع الجثة في منزل "بازل بلايك" |
Basil Blake'in resmini Ruby'nin çantasina koyan da Josie olmaliydi. | Open Subtitles | و "جوزي"، أنا واثقة التي وضعت صورة "بازل بلايك" في حقيبة "روبي" |
Baygin Pamela'yi iste o zaman Basil Blake'in evine götürdü. | Open Subtitles | هذا حين أوصلت "باميلا" الغير واعية لمنزل "بازل بلايك" |
Alman hükümeti Basel'e giden bir tren için bilet alacak. | Open Subtitles | الولاية الألمانية ستدفع من أجل التذكرة إلى بازل |
Basel'de bir araba alacaksın ve sınır boyunca süreceksin. | Open Subtitles | سوف تلتقط سيارة في بازل وتدفع عبر الحدود. |
Her dakika Cenevre, Basel ve Zürih'teki saatlere ışık hızında bir sinyal göndererek onları senkronize ediyor. | Open Subtitles | كل دقيقة,ترسل اشارة بسرعة الضوء لساعة في جنيف,بازل وزيورخ,تزامنهم |
Sanat dergisinde bir eleştiri. Basel Sanat Fuarında bir yer. | Open Subtitles | لأن بعض المبيعات بأرقام ستة خانات تضعك على المنظر المناسب لشكل الفن في معرض " بازل " للفنون |
Basle Kulesi, Basle üzerinde uçan kimliksiz taşıtı arıyor. | Open Subtitles | مكالمة بازل طائرة غير معروفة فوق بازل |