İçimden bir ses, Theodore Bagwell bu duruma fazla dayanamaz diyor. | Open Subtitles | ثمّة ما ينبئني أنّ (ثيودور باغويل) لن يحتمل طويلاً هذا الوضع |
İçimden bir ses Theodore Bagwell bu duruma fazla katlanamaz diyor. | Open Subtitles | ثمّة ما ينبئني أنّ (ثيودور باغويل) لن يحتمل طويلاً هذا الوضع |
Theodore Bagwell cinayetten aranıyor. Cole Pfeiffer da birilerini rehin alıyor. | Open Subtitles | (ثيودور باغويل) مطلوب لجريمة قتل، وبات (كول فايفر) محتجز رهائن الآن |
Gretchen ya da Bagwell Skylla için başka bir alıcıdan bahsetti mi? | Open Subtitles | هل قالت (غريتشن) أو (باغويل) أيّ شيء عن (سيلا) بخصوص مشترين آخرين؟ |
Beklentilerin üstüne çıktın, Bagwell. Bir ihbarcıdan daha da fazlasısın. | Open Subtitles | لقد فقت التوقعات (باغويل) ، أنت أكثر من مجرد مخبر |
Bagwell mi? Theodore Bagwell. Birkaç yıl önce kaçan Fox River Sekizlisi'nden biri. | Open Subtitles | (ثيودور باغويل) كان ضمن زمرة فروا من سجن (فوكس ريفر) مذ عدّة سنوات، |
Cabe'in Bagwell'le bir ilişkisi oldu belli. Ama kaçmasına nasıl yardım ettiğini anlayamadık. | Open Subtitles | ليس بالكثير، (كاب) متورط بوضوح مع (باغويل) ولكننا نجهل كيف ساعده على الفرار |
Pekâlâ, Bagwell'in şu anki öncelikleri ihtiyaçları ulaşım ve ilk yardım. | Open Subtitles | إذًا (باغويل) بحاجة مُلحة لشيئين حاليًا، وهما وسيلة نقل وإسعاف أولي |
Tüm olanlardan sonra Geary'nin geri dönüp Bagwell bulacağını düşündüm. | Open Subtitles | حسناً ، بعد الذي حدث بدأت أفكر أنه ربما (غيري) كان يتابع مسارات (باغويل) بعد هذا |
belki bu Bagwell'i takip etmemize yardımcı olur. | Open Subtitles | هذا لربّما يساعدنا على تتبّع (ثيودور باغويل)؟ |
Bagwell'i yakalayabiliriz. Çünkü hala sırtında Geary ye ait şeyler taşıyordur. | Open Subtitles | اسمعي ، عندما ننال من (باغويل) ربما يكون عليه بعضاً من أشياء (غيري) مثل حقيبة ظهره |
Bildiğini neden söylemiyorsun. Bagwell'i takip edip yakalayabiliriz. | Open Subtitles | لماذا لا تخبرني ماذا تعرف و سوف نلقي القبض على (باغويل) |
Eğer Bagwell ve hollanderirn evini bliyorsan neden kendiniz gitmediniz? | Open Subtitles | بما أنك كنت تعلم عن (باغويل) و المنزل لماذا لم تتجه إلى هناك بنفسك؟ |
Geary ve ben hollanderin evinde Bagwell'i bulduk. | Open Subtitles | (غيري) ، و أنا وجدنا (باغويل) في المنزل الهولندي |
Aynı şekilde, Susan Hollander'ı takip ederek Bagwell'ı da bulmuştun. | Open Subtitles | و قمت بتعقّب (باغويل) بتتبّعك (سوزان هولاندر) |
Artık, bu gezegende hiç Bagwell olmayacak. | Open Subtitles | لا مزيد من آل (باغويل) يجب أن يحيا على هذا الكوكب |
Theodore "T-Bag" Bagwell Meksika'da görülmüş. | Open Subtitles | (ثيودور "تي باغ" باغويل) شوهد في (المكسيك) |
Polis, Bagwell"i yakaladığında, üzerinde para yokmuş. | Open Subtitles | عندما قبضت السلطات على (باغويل) اليوم لم يكن المال موجودا |
Theodore Bagwell. Kaçıyor. Oradaki ölü kız için onu tutuklamanız gerek. | Open Subtitles | ثيودور باغويل) ، هو الشخص المطلوب) الذي يجب ان تعدموه |
Biliyor musun, Bagwell, o sekiz herifin içinde, silahlı çatışma sonunda ölen sen olursun diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أتعرف ، (باغويل) من بين جميع الهاربين من بين الثمانية كنت أنت الوحيد الذي تمنيت أن يموت رمياً بالرصاص |