İlgi çekmek için yapıyor, ben de görmezden geleceğim. Tamam mı? | Open Subtitles | هذا ما تفعله لكي تحظى بالإهتمام لذا أريدك أن تتجاهل هذا |
Ona ilgi göstermeye çalıştığın için şimdi senden nasıl ilgi göreceğini öğrendi. | Open Subtitles | لقد حاولت أن تقومي بالإهتمام به ولقد تعلّم .كيفَ يقومُ بالإعتناء بك |
Bunun ilgi çekmekle ilgili bir şey olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد هذا له أيّة علاقة بالإهتمام. |
Bu dişi geleneksel çiftleşme bölgesine yaklaşırken, ...en büyük erkeklerden biri ona ilgi göstermeye başlıyor. | Open Subtitles | عندما تقترب من أماكن التزاوج التقليدية، يبدأ أحد الذكرين الضخمين بالإهتمام بها. |
Bu işi değerli kılan güven ve sevgidir. | TED | إنه لصحيح أن الثقة و الحب, هما اللذان يجعلانه جديراً بالإهتمام. |
Ne yazık ki günümüzde kendinle dalga geçebilme ve değerli bir şey yaratma isteği film yapımı için gerekenlerden değildir. | Open Subtitles | للأسف إنتقاص الذات ورغبة في صنع شيء جدير بالإهتمام ليسا السبب الرئيسي في صنع الأفلام هذه الأيام |
Bir anda bizi ilgi delisi yapmaya başlayacaklarsa biraz rahat bıraksalar memnun olurum. | Open Subtitles | إن قرروا فجأة البدء بالإهتمام بنا سأقدر تلميحاً مسبقاً |
Sonunda insanlar bize yapılanlara ilgi göstermeye başlamıştı. | Open Subtitles | بدأ الناس أخيراً بالإهتمام لما فعلوه بنا |
Her gece ona bir bardak viski hazırlamak ve o, patronu hakkında atıp tutarken ilgi gösteriyormuş gibi yapmak için didinirsin. | Open Subtitles | من الإجهاد أن تصلحّي نفس كوب الشراب كل ليلة وتتظاهرين بالإهتمام حين يتشكّى عن رئيسه |
Ama asla ilgi çekmez. | Open Subtitles | لكنه لا يحظى بالإهتمام على الإطلاق |
Yeterince ilgi almıyor musun? | Open Subtitles | -ألا تحظين بالإهتمام الكافي؟ |
Onu değerli kılan oğluydu. | Open Subtitles | لقد كان هو الشخص الذي جعل الحياة جديرة بالإهتمام |
- Bu yüzden de ceket değerli bir israf olmuş olacak. | Open Subtitles | لذا سيكون المطعف تبذيراً جدير بالإهتمام. |