Ölesiye dövülmüş, boğazı sıkılmış ve sonra da boğulmuş. | Open Subtitles | لقد تم ضربها حتى الموت وتم خنقها... حتى ماتت بالاختناق. |
Konuşma başladığında, ben boğulmuş gibi yapacağım, sen de: | Open Subtitles | حسناً، عندما تبدأ المحاضرة سأبدأ بالاختناق وأنت ستصرخ "هل من طبيب هنا؟" |
Burada boğulmuş hissetmedin mi? | Open Subtitles | أعني ألا تشعر بالاختناق هنا؟ |
Yaz giysileri içindesin ama hava hala boğucu. | Open Subtitles | ترتدين ملابسك الصيفية، ولكنكِ تشعرين بالاختناق. |
Hiç boğucu değil. | Open Subtitles | لا يشعرني بالاختناق |
Ve beynimin en karanlık, en korkunç noktasına çekiliyorum ve boğulacak gibi oluyorum. | Open Subtitles | و يتم جذبي لأسفل و أسفل إلى أظلم و أحقر مكان في مخي و أشعر بالاختناق |
Konforlu değil, klostrofobik. | Open Subtitles | ليست مريحة إنها تُشعر بالاختناق |
Burada boğulmuş hissetmedin mi? | Open Subtitles | أعني ألا تشعر بالاختناق هنا؟ |
Bu yüzden de kendimi boğulmuş hissediyorum. | Open Subtitles | وهذا يجعلني أشعر بالاختناق |
Her zaman onun çok acımasız olduğunu söylerdim ve Sean boğulmuş hissediyor çünkü Nancy boğucu biri. | Open Subtitles | دومًا كنت أقول أنها عنيدة جدًا (شون) يشعر بالاختناق لأنها شخصية خانقة |
Sürekli evin içinde boğulacak gibi olmuyor musun? | Open Subtitles | الا تشعرين بالاختناق من البقاء في شقتك طيلة الوقت؟ |
Bunu düşünürken klostrofobik oluyorum. | Open Subtitles | أشعر بالاختناق بمجرد التفكير في ذلك |
klostrofobik hissetmeye başlamıştım. | Open Subtitles | اشعر بالاختناق قليلاً |