Kafanı yalanlarla dolduran bu kadını dinlememelisin. | Open Subtitles | لا يجب ان تستمع لتلك العجوز التي تملأ رأسك بالاكاذيب |
Onu bu yalanlarla besliyor. | Open Subtitles | لقد كان يغذيها بالاكاذيب طوال هذه المدة |
Ama dünya yalanlarla çürüdü. | Open Subtitles | ولكن العالم ملىء بالاكاذيب. |
Evet, baktım. yalanlarla dolu. | Open Subtitles | فعلت، انه مليئ بالاكاذيب |
Floridaya taşınacaktı. Botun arkasında balık tutup anneme yalanlar söyleyecekti. | Open Subtitles | ويضع الاسماك على ظهر القارب ويخبر امى بالاكاذيب |
Üzeri sırlarlar kaplanmış yalanlar ve kandırmacalar ile dolu düzenbazlık güveci kaynat. | Open Subtitles | اعد وعاء خادع مليئ بالاكاذيب والافتراءات وضع في قمته طبقة سميكة من الالفاظ البذيئة |
Rahl kafanı yalanlarla doldurmuş. | Open Subtitles | "رال" مليء رأسك بالاكاذيب. |
Yalan dolu. Acımasız yalanlar. | Open Subtitles | قصص مليئه بالاكاذيب و الفضائح |