Deri cekete değer mi diye düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | بدأت بالتساؤل ما إذا كان المعطف الجلدي يستحقّ كل هذا |
Ne zaman bir müşteri benim ücretimi göz ardı etse kimin için çalıştığım konusunda düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | عندما لا يظهر الزبون نفسه لي ابداء بالتساؤل .. عمن اعمل لصالحه |
Ve bir süre sonra acaba yaşanmadı mı diye düşünmeye başladım. | Open Subtitles | وبعد فترة، بدأت بالتساؤل إن كانت قد حدثت |
Ama sadakatimi sunduğum insanların umduğum kadar onurlu olup olmadığını sorgulamaya başladım. | Open Subtitles | لكن بدأت بالتساؤل أن كان من أعمل معهم نزهاء مثلي كما آمال |
Ordunun senin nerede olduğun hakkında hiç bir fikri yok ve ortadan neden yok olduğunu sorgulamaya başlamaları bile günler alır. | Open Subtitles | لاتهدرى أنفاسك لافكرة لدى جيشك أين أنت وستكون أيام قبل أن يبدأوا حتى بالتساؤل , عن إختفائك |
Sadakatsiz davranıp davranmadığını merak etmeye de o zaman başladın. | Open Subtitles | و هنا بدأتِ بالتساؤل إن كان غير مخلصٍ لكِ ؟ |
Biz yürüyüşe başladığımızda ülkenin farklı yerlerinden insanlar, “Kendi eyaletimizde biz de aynı şeyi yapabilir miyiz?” diye sormaya başladılar. | TED | عندما بدأنا في المسير، بدأ الناس في أنحاء الدولة بالتساؤل "هل يمكن أن نفعل الشئ نفسه في ولايتنا؟" |
Evet, ama bu kadar uzun olmamıştı, insan meraklanmaya başlıyor. | Open Subtitles | نعم ولكن ليس لهذه المدة و يبدء المرء بالتساؤل |
Bu arada, kişinin kız arkadaşının olmasının nesi iyi diye düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | "وبدأتُ بالتساؤل أثناء ذلك عمّا يفترض به أن يكون رائعاً في الحظو بصديقة" |
Çünkü salak olduğunu düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | . لأنني بدأت بالتساؤل هل هو أحمق |
Bu tuhaf çocuk bütün gün başımıza mı kalacak diye düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | لقد بدأت بالتساؤل إذا ما كان هذا الطفل)) ((الغريب سيظل معنا طول اليوم |
Bob ve Lee, komşularından herhangi birinin onlara destek olup olmayacağını düşünmeye başlamışlardı.. | Open Subtitles | .. بدأ (بوب) و(لي) بالتساؤل إن كان أيّاً من جيرانهم سيُساعدونهم |
Sonra şöyle düşünmeye başlıyorsun: "Bu gerçek mi?" | Open Subtitles | وتبدأ بالتساؤل "أهذا هو حقًا؟" |
Onu düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | لقد بدأت بالتساؤل عنه |
İyi insanlara kötü şeyler oldukça doğruyla yanlışı sorgulamaya başlıyor insan. | Open Subtitles | عندما تستمر الأشياء السيئة بالحدوث للأُناس الجيدين فسوف تبدأ بالتساؤل ما هو الصحيح وما هو الخطأ؟ |
Bay Cartwright'ın, Jay'in önceki gün seks partisi yapmadığını onaylamasının ardından, söylediği diğer şeyleri de sorgulamaya başladık. | Open Subtitles | إذا بتأكيد السيد كارت رايت أن جاي لم يستضيف ..أي حفلة جنسية على الطاولة المتحركة بدأنا بالتساؤل حينها عن أمور عديدة قالها |
sorgulamaya başlarsam, şüpheye düşersem... | Open Subtitles | وعندما أبدأ بالتساؤل |
Fikrinizi değiştirmek için gerekeni bir kez düşündüğünüzde başlangıçta neden bu kadar emin olduğunuzu merak etmeye başlarsınız. | TED | حالما تبدأ التفكير بشأن ما يلزم لتغيير رأيك، تبدأ بالتساؤل لماذا كنت مقتنعاً في بادئ الأمر. |
Ve merak etmeye başladım acaba bugün neredeler? | Open Subtitles | و بدأت بالتساؤل فقط, تعلمين؟ تساءلت أين هم اليوم, تعلمين؟ |
Güzel, belki hikâyelerin meşrudur. Fakat insanlar merak etmeye başlar. | Open Subtitles | حسناً، ربما قصصك حقيقية لكن سيبدأ الناس بالتساؤل |
Bir adam bundan fazlasını söylediğinde, meraklanmaya başlarım. | Open Subtitles | حين يخبرني المرء بأكثر من نعم أم لا، حينها أبدأ بالتساؤل. |