Seni ilk yaptığımda uçup duvara toslamıştın, onun gibi bir şey. | Open Subtitles | انها مثل ذاك الوقت عندما أصدمت بالجدار عندما صنعتك اول مرة |
Sen Ernie'yi öldürdüğünüzü itiraf edene kadar kafasını duvara vuracaklar. | Open Subtitles | إنهم سوف يضربون رأسه بالجدار إلى أن تعترف بقتل إيرني |
çizgideki ilk dönüşte robot yoldan çıktı ve duvara çarptı. | TED | عند المنحنى الأول في الخط، لقد خرج الروبوت عن مساره، و اصطدم بالجدار. |
Yapılar batıdaki Lintao'dan doğudaki Liaodong'a kadar büyüdükçe hepsi Uzun Duvar olarak anılmaya başlandı. | TED | مع نمو البناء من لينتاو في الغرب حتي لياودونغ في الشرق، أصبحت معروفة بشكل إجمالي بالجدار طويل. |
İçeri dalıp duvarda delik açıyorsun. | Open Subtitles | وإنما دخلت مسرعا وصنعت جوفا بالجدار. |
duvara çarpma fikri var, her şey o kadar hassas ki bir anda dağılıp çökebilir. | TED | هناك فكرة الاصطدام بالجدار ، حيث في الواقع أن كل شيء على نحو ما هش للغاية، أنه كل شيء قد ينحل كليا و ينهار. |
Sakar kamera ışıkları gerekli aydınlığı... sağlamaları için duvara çivilenir. | Open Subtitles | أضواء التصوير المبعثرة مثبتة بالجدار لتوفير إضاءة كافية |
Geldim tatlım, annen onları duvara yapıştırmana yardım eder. | Open Subtitles | حسنا حبيبتي, أمك ستساعدك كي تلصقيهم بالجدار |
Anahtarı taş bir duvara koyduğunu rüyada görmek ayrı bir şey ama gerçekten yaparsan ne olacağını bilmiyoruz. | Open Subtitles | الحلم بوضع المفتاح بالجدار الصخري أمر ولكننا لانعرف ماسيحدث لو فعلتها |
Yanlarındaki odadan duvara dokundum. Acayip sıcaktı. | Open Subtitles | شعرت بالجدار في السكن المقابل لهم، وقد كان حارًا للغاية. |
Sonra nöbetçilerin üzerinde uçup dikkatlerini dağıtacak ve bu arada biz de duvara bir delik açacağız. | Open Subtitles | ليطير بين الحراس صانعاً إلهاء ثم نصنع حفرة بالجدار أو يمكننا الدخول مع هؤلاء |
Yaralanmış. Kan ve biraz saç var burada. Görünüşe göre kafasını duvara çarpmış. | Open Subtitles | كان جريحاً، ثمّة دم وشعر، يبدو أنّه رأسه ارتطمت بالجدار |
Evet, sonra nasıl ip bağlanır, ...duvara nasıl sikke çakılır. | Open Subtitles | حسناً، و من بعدها كيف ألـفُ الحبال، و كيف أدقُ مسامير التعليق بالجدار. |
Eğer sen benim kızım olsaydın; haşlanmış elma gibi yumuşayıncaya kadar kafanı duvara vururdum. | Open Subtitles | أقول لكٍ،لو كنتِ إبنتي لكنت حطمت رأسك بالجدار حتى يلين كالتفاح المغلي |
Çünkü, kafasını duvara vuracak kadar güçlüsün ama ben değilim. | Open Subtitles | لأنك قوي كفاية لتسحق رأس الرجل بالجدار وأنا لا |
Evet, sonra nasıl ip bağlanır, ...duvara nasıl sikke çakılır. | Open Subtitles | حسناً، و من بعدها، كيف ألـفُ الحبال و كيف أدقُ مسامير. التعليق بالجدار |
Bu gördüğünüz yapıda, buna 'Büyük Duvar' diyoruz, boşluklar ve benzer şeyler var fakat teleskop yeterince hassas olmadığından, uzaklastıkça gözden kayboluyorlar. | TED | وترون هذه البنى هذا ما نسميه بالجدار العظيم، ولكن هناك فراغات وهذا النوع من الاشياء وتخبت رؤيتها لإن التلسكوب لا يستطيع التقاطها. |
Kaybolma şansınız yok, çünkü her zaman yolun sonu 'Duvar'dır. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تتوهي، فدائما ما ستصطدمين بالجدار |
Ben küçükken annem yatağının yanındaki duvarda asılı tutardı. | Open Subtitles | كان مكتوباً بالجدار بجوار سرير أمي عندما كنت صغيرة |
Kendimi burada her gece yağlar çıplak göğsüme akarken bir koyun bacağı yerken ve parmaklarımı duvarlara silerken hayal etmiştim. | Open Subtitles | تخيلت نفسي كل ليلة ألتهم ساقاً من اللحم والعصارة تتقطر على صدري العاري ماسحاً أصبعي بالجدار |
Çoğu zamanını zümrüt bir Duvarın bakımıyla ilgilenerek geçirirdi. | Open Subtitles | مخلوقات أسطورية "لقد قضيت معظم وقتها تعتني بالجدار الأخضر" |
Saatte 230km'yle duvarı çarpıp debriyaj ayağını kırana kadar. | Open Subtitles | والذي ارتطم بالجدار بسرعة 150 ليقضي على سيارتة. |
Hepsi, hepsi sadece, hepiniz duvardan bir tuğlaydınız! | Open Subtitles | الكل والكل .. وانت والجميع لستم سوى حجر بالجدار |