Charlie, bırak onu. Git biraz su al. Belki susuz kalmışsındır. | Open Subtitles | تشارلى, أتركه, اذهب و خذ بعض الماء, ربما أنت مصاب بالجفاف |
İshal yüzünden besin eksikliği çekerler ve vücutları susuz kalır. | TED | إنهم يفتقرون إلى المواد المغذية ، والاسهال يصيبهم بالجفاف. |
Molalarda bir şeyler içmelisin. susuz kalmanı istemem. | Open Subtitles | من الأفضل أن تشرب بالاستراحة لا أريدك أن تصاب بالجفاف |
Her ikisi de güzel bir görünüm sergilemeye çalışsa da, biri hayal kırıklığına uğramış diğeri ise kendini kuru ve tuhaf hissediyordu. | Open Subtitles | كل منهما بطريقة جيدة ولكن شخص منهم كان يشعر بالأحباط والاخر كان يشعر بالجفاف والقشرة. |
Ben alacağım, biraz ağzım kurudu da. | Open Subtitles | - لا ، لا ، شكراً لك - أشعر بالجفاف قليلاً هل تمانع ؟ |
Ve ikimiz çaresiz ve kurumuş bir krallığın hükümdarları olacağız. | Open Subtitles | تاركاً كلينا... حاكمين على مملكة يائسة ومتّسمة بالجفاف |
- Kendimi biraz susamış hissediyorum Albay. Bana katılmak ister misiniz yoksa içkiye düşkünlüğünüz yok mu? | Open Subtitles | أنا اشعر بالجفاف قليلا، عقيد هل تود الانضمام لي, أو لا؟ |
susadım. - Beynim eskisi gibi çalışmıyor. | Open Subtitles | أشعر بالجفاف و عقلي الجاف بدأ بالإنهيار |
Bunu, bizi devamlı kuraklık, sel, ve zehirli maymunlarla rahatsız etmeden önce düşünecekti. | Open Subtitles | ربما كان عليها التفكير في ذلك، عندما كانت تحيطنا بالجفاف والفيضانات والقرود السامّة. |
- Walter. Bir şeyi yok. Güneş çarpmış, susuz kalmış olabilir. | Open Subtitles | ستكون بخير، انه من الشمس، انها مصابه بالجفاف |
Vücudumu bilinçli olarak susuz bıraktığım için artık göz yaşı üretmiyor. | Open Subtitles | لا، ليس تماماً ولكن لايمكن أن يفرز جسدي دموعاً بعد الآن لأنني أصبت نفسي بالجفاف عن عمد |
Hurdalıkta aç susuz günlerce kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan ve travma geçiren 7 yaşında bir çocuktan bahsediyoruz. | Open Subtitles | حسن، لقد كان طفلاً مصاباً بالجفاف ومصدوماً في السابعة من عمره تُركَ ليعتني بنفسه لأيّام في ساحة تخليص |
Bu yüzden de, tatile nereye gidiyorsanız fazla susuz kalmayın. | Open Subtitles | أينما تذهبون في إجازة لا تصابوا بالجفاف كثيراً |
susuz kalmış, ateşi var, öksürüyor ve partinin onsuz devam etmesi konusunda ısrarcı. | Open Subtitles | مصابة بالجفاف و الحمى و السعال, ومصرة على أن تستمر الحفلة بدونها |
Rick'in onu yakaladığımızda susuz olduğunu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر أن ريك كان مصاباً بالجفاف عندما أحضرناه |
Üçüncü su deposu da boşaldı ve Anne'in susuz bir hastası var. | Open Subtitles | مستوى الماء وصلل للثلث في الخزان وآن لديها مريض مصاب بالجفاف |
Islakken bile kuru hissediyorlar. | Open Subtitles | حتى في حالة البلل، يشعرون بالجفاف |
Üç sene içinde kuru erik gibi büzülebilirim. | Open Subtitles | سأكون مصاب بالجفاف تقريبا لثلاث سنين |
Uzunbir10 günoldu ve susuzluktan dilim damağım kurudu. | Open Subtitles | كانت عشرة أيام طويلة وأنا احس بالجفاف |
Daphne, ağzım kurudu. | Open Subtitles | أتعلمين " دافني " , أشعر بالجفاف |
Ve ikimiz... çaresiz ve kurumuş bir krallığın hükümdarları olacağız. | Open Subtitles | ...تاركًا كلينا حاكمين على مملكة يائسة ومتّسمة بالجفاف |
Programa göre su dolu bardaklarla müzik yapmam gerekiyor ama bazı kızlar çok susamış. | Open Subtitles | يفترض ان ألعب بالكؤوس على حسب البرنامج أقداح الماءَ لَك... لكن البنات اصيبوا بالجفاف |
Sebebi yok sadece çok susadım. | Open Subtitles | لا سبب معين أشعر بالجفاف قليلاً |
Bu çok uzun sürerse kuraklık var derler. | Open Subtitles | لكن عندما تشرق زيادة عن اللزوم، يدعون الأمر بالجفاف. |
Yön duygusu yok, aşırı da su kaybetti. | Open Subtitles | لابد أنها مشوشة و مرتبكة و تعاني من الشعور العام بالجفاف |