Şöyle ki, hırsızlar bu yüksek güvenlikli alana nasıl erişebildi... ve sonrasında mücevherlerle nasıl kaçabildi? | Open Subtitles | اعني كيف تمكن اللصوص من الدخول الى هنا وهربوا بالجواهر فيما بعد؟ |
Alarmı açmadan mücevherlerle dolu bir dükkanı bırakıp gitmezsin. | Open Subtitles | لا تترك متجراَ مليئاَ بالجواهر دون تعطيل إنذار |
Üniformasında tek bir leke yoktu. Kılıcı mücevherlerle süslüydü. Mahmuzları parıldıyordu. | Open Subtitles | زيّه العسكري، الناصع، مع سيف مرصع بالجواهر ونقوش مشرقة |
Büyük ve ışıl ışıl bir sahil... ve serin, taşlarla bezenmiş bir ay. | Open Subtitles | الشاطئ المشع الواسع و القمر البارد المرصع بالجواهر |
Aramis değerli taşlarla süslenmiş bir haç takıyor. | Open Subtitles | أراميس ترتدي الصليب مرصع بالجواهر. |
İmparatorun kendisi Shi Lin'e ödülünü sunmuştu: mücevher kaplı çiçeklerle süslenmiş gösterişli bir şapka. | TED | قدم الإمبراطور بنفسه الجائزة: قبعة مزخرفة، مزيّنة بورود مرصعة بالجواهر. |
Roma'ya gittiğinde Maris'in çaldığı mücevher çarmıhı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكر الصليب المرصع بالجواهر و الذي أخذته في رحلتها الأولى إلى روما؟ |
Ve yanlarında bir tür mücevherli şemsiyelerle getirdiler | TED | وجلبوا معهم هذا النوع من الشمسيات المرصعة بالجواهر |
Bir sürü mavi kolları vardı. mücevherlerle süslenmiş. | Open Subtitles | وعشرات من الأيدي الزرقاء المرصعة بالجواهر |
kınalı ellerin mücevherlerle süslenmiş. | Open Subtitles | يداك مخضوبه بالحناء " "ومتلألأه بالجواهر |
Aydindril'de mücevherlerle dolu bir sarayın yok mu senin? | Open Subtitles | أليس لديكِ قصراً مليءً بالجواهر فى "آيديندريال" ؟ |
"mücevherlerle süslenmişler" | Open Subtitles | أوه العروسة زينوها بالجواهر |
mücevherlerle süslendi. | Open Subtitles | العروس زينوها بالجواهر" "أوه.. |
Kaybettiğin gümüş haçın yerine, değerli taşlarla donatılmış altından yapılmışını istediğinden şüphem yok, Carvajal... | Open Subtitles | بالتأكيد تود صليباً ذهبياً مرصّع بالجواهر يا (كارفجال)، بدلاً من الفضي الذي فقدته |
Kaybettiğin gümüş haçın yerine, değerli taşlarla donatılmış altından yapılmışını istediğinden şüphem yok, Carvajal... | Open Subtitles | بالتأكيد تود صليباً ذهبياً مرصّع بالجواهر يا (كارفجال)، بدلاً من الفضي الذي فقدته |
Aramis değerli taşlarla süslenmiş bir haç takıyor. | Open Subtitles | "آراميس" يرتدي صليباً مرصعاً بالجواهر. |
İspanya'da özel hocanızken değerli taşlarla süslenmiş bir haç hediye etmiştim. | Open Subtitles | عندما كنتُ مرشدكِ في "إسبانيا"... صليب مرصع بالجواهر ... |
O kadar çok mücevher var ki ibreleri hareket edemiyor. | Open Subtitles | انها مرصعة بالجواهر لدرجة أن العقرب لا يستطيع الحركة |
Son on yıl içindeki en büyük mücevher ve sanat eseri soygunlarında ismi geçiyor. | Open Subtitles | مشتبه بالجواهر الكبرى والفنون العليا للعقد الماضي |
Mercan kayalıklarının yarısı hâlâ hiç fena durumda değil. Gezegenin belini saran mücevherli bir kemer gibiler. | TED | نصف الجزر المرجانية ما تزال في حالة جيدة، حزام مرصع بالجواهر في خصر هذا الكوكب. |
Suudi Kraliyet Ailesi hiç şüphesiz atalarına ait bir mücevherli hançerle çok ilgileniyor. | Open Subtitles | لا شك أن العائلة المالكة السعودية ستكون مهتمة بخنجر مرصع بالجواهر يعود إلى أسلافهم |