"بالحبوب" - Traduction Arabe en Turc

    • hapla
        
    • hapları
        
    • haplarla
        
    • hap
        
    • tahıI
        
    • sivilce
        
    • meşguliyetimiz tahıl
        
    Bütün sorunlarımı hapla ya da alkolle çözdüm. Open Subtitles حللت كلّ مشكلة واجهتني بالحبوب أو الخمر.
    Önemli olanları. Pierre Angeli, 1971 veya 1972. O da hapla. Open Subtitles بيير أنجيلى), فى عام 1971 أو 72) بالحبوب أيضا
    ...kahvaltı hapları için harika bir gün. Kırmızılar, sarılar, maviler. Open Subtitles يوم رائع للأفطار بالحبوب حمراء صفراء زرقاء
    Ama hapları Brandit Morris'nin kendine saklamış olmasından pek hoşnut olmadım. Open Subtitles "لكنه لم يعجبه أن "موريس براندت إحتفظ بالحبوب لنفسه
    Araç ya haplarla ya da parayla geri gidecek. Open Subtitles العربه لا بد أن ترجع اما بالحبوب أو بالمال
    Araç ya haplarla ya da parayla geri gidecek. Open Subtitles العربه لا بد أن ترجع اما بالحبوب أو بالمال
    Beynin haplardan zarar görmüş olabilir. - Ben hap falan almadım! Open Subtitles يمكن أن يكون دماغك قد تأثّر بالحبوب
    Armağan olarak 10,000 torba tahılla kraliyet tahıI ambarını doldurmalarını sağlayacağız. Open Subtitles وسنجعلهم يملئون المخزن الملكي بالحبوب كيس من القمح من كل شخص هدية للعروس
    Zavallı Abby. Yüzü sivilce kaplı. Herhalde kalıtsaldır, değil mi? Open Subtitles آبى المسكينة, وجهها مغطى بالحبوب أعتقد أنه وراثى, أليس كذلك؟
    Crassus'la olan meşguliyetimiz tahıl ve nakliyattan fazlasını ihtiva etmiyor. Open Subtitles عملنا مع (كراسوس) اقتصر بالحبوب والشحن لا أكثر
    Charles Boyer, 1978, yine hapla. Open Subtitles (تشارلز بويير) فى عام 1978, بالحبوب أيضا
    Dorothy Dandridge, hapla, 1965. Albert Dekker, 1968. Open Subtitles دوروثى داندريج), بالحبوب فى عام 1965) ألبيرت ديكر) فى عام 1968)
    hapları vermek mi yoksa durdurmak mı... Open Subtitles تزويدهم بالحبوب أم حرمانهم منها
    Senin eksilerin: hapları paylaşmakta çok cimrisin. Open Subtitles انتِ ، بخيلة فيما يتعلق بالحبوب
    Bazen bu şişenin küçük mavi haplarla dolu olduğunu hayal ediyorum. Open Subtitles احياناً اتخيل بأنني احتاز على تلك العلبة المليئة بالحبوب الزرقاء.
    "Bebek katili Yönetici haplarla kafayı buluyor." diye Open Subtitles -المدير التنفيذي -قاتل الأطفال" "ينتشي بالحبوب
    Evet, sanırım hap kullanarak kendini öldürdü. Open Subtitles نعم قتلت نفسها، بالحبوب على ما أعتقد
    Keşler hap saklayamaz. Open Subtitles المدمنين لا يحتفظون بالحبوب لغيرهم
    Kraliyet tahıI deposun tamamıyla dolduğunu haber veriyorlar, Ekselansları. Open Subtitles ابلغنا ان الخزن الملكي قد امتلأ تماما بالحبوب
    Biz emredildiği gibi kraliyet tahıI deposunu dolduralım. Open Subtitles وسنملأ المخزن الملكي بالحبوب كما طلبوا
    Evet, muhtemelen kendimi bir ergene dönüştürüp sivilce ve hormon dolu, hiçbir özelliği olmayan lise denilen göt diyarında takılabilirim. Open Subtitles على الأرجح أنا قادر على تحويل نفسي لمراهق وأتسكع مع ذوي الوجوه المغطاة بالحبوب, وذوي الهرمونات العالية والحمقى ذوي المخاطر المنخفضة، هذه هيَ المدرسة الثانوية.
    Crassus'la olan meşguliyetimiz tahıl ve nakliyattan fazlasını ihtiva etmiyor. Open Subtitles عملنا مع (كراسوس) اقتصر بالحبوب والشحن لا أكثر

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus