Sana da gözlük onarma kiti ve biraz maltlaştırılmış süt topları . | Open Subtitles | أحضرت لكِ أنتِ طقم أدوات لإصلاح النظارة و بعض حلوى الشوكولا بالحليب |
Latteme ne kadar süt koymam gerektiğini bilmek istersem sana sorarım. | Open Subtitles | حين أريد أن أعرف مقدار الحليب الذي أضعه في التاي بالحليب |
Bir keresinde, Sheila'nın saçları o kadar fazla sütle bulaştı ki süt yüzündeki tüm boyayı bulandırdı. | TED | وفي مرة إمتلأ شعرها بالحليب وغطى كل ملامح وجهها. |
Bana Fransızca öğretir, sütlü kahve yapardı. | Open Subtitles | علمتنى اللغة الفرنسية , و كيف أعد القهوة الفرنسية بالحليب |
En güzelinden bir kutu sütlü çikolata. | Open Subtitles | انها علبة من أفضل أنواع الشيكولاتة بالحليب |
sütü elin al, bakalım sana gelecek mi? | Open Subtitles | لماذا لا تمسكين بالحليب لنرى اذا كان سيحضر اليك |
Bebeğe memeyi tutturmada sorun yaşayabiliyorlar, ağrı çekebiliyorlar, sütleri azalabiliyor veya süt miktarını ayarlayamayabiliyorlar. | TED | قد تواجه الأمهات صعوبات تتعلق بالتقاط الرضيع للثدي، والألم، وإدرار الحليب، ومفاهيم الإمداد بالحليب. |
Büyük gün geldiğinde buzdolabını süt ve taze meyvelerle doldurduk ve aileyle buluşmak için havaalanına gittik. | TED | حين أتى اليوم الكبير ملأنا ثلاجتهم بالحليب والفاكهة الطازجة واتجهنا إلى المطار لمقابلة العائلة |
Annemin göğüsleri süt doluydu... ve hepsini o içiyordu. | Open Subtitles | صدر امي كان مليئ بالحليب. هو كان يشربه بشغف, حتى يفرغه كله. |
Evet, bu süt dolu dev göğüslere benzeyen bulutların istediğiniz zaman orada olma garantileri yok. | Open Subtitles | نعم، سحاب. يبدون مثل صدر عملاق ملئ بالحليب لا أستطيع أن أكون واثقاً حول أى مكان محدد |
Yani bana göre tehlike öğle yemeğinde çikolatalı süt alabilmek gibidir. | Open Subtitles | لقد ظننت أن فكرتى عن الخطر هي الحصول على شيكولاتة بالحليب من سيدة لئيمة |
Senin için çikolatalı süt ve anne de kahve. | Open Subtitles | مخفوق الشيكولاتة بالحليب لك والقهوة لأمك |
Hayır, eksik olan on dakika önce ısmarladığım sütlü kahve. | Open Subtitles | كلا، ما ينقصني هو القهوة بالحليب التي طلبتها قبل عشر دقائق |
Haydi. sütlü kahve içeriz. Bunun için paramız var. | Open Subtitles | سنشرب القهوة بالحليب لدينا ما يكفي من المال |
Bana bir sütlü kahve getirebilir misin lütfen? | Open Subtitles | هل يمكنكِ أن تحضري لي قهوة بالحليب لو سمحتي ؟ |
Sana çavdar ekmekli sandviç, ve de sürpriz olarak bol sütlü, ekstra köpüklü Mocha aldım. | Open Subtitles | أحضرت لكِ الخبز المحمص ومفاجأة أيضاً قهوة بالحليب مع رغوة إضافية |
Bir tane de çikolatalı kek. sütlü mü yoksa bitter çikolatalı mı? | Open Subtitles | ـ و بسكويت بالشوكولاته ـ بالحليب أم شوكولاته داكنة ؟ |
Birkaç dolara bize de anne sütü verebilir. | Open Subtitles | أعتقد أنه بإمكانها أن تزودنا بالحليب الطبيعي |
Sıcakkanlılık, kıl yada kürk, akciğerleriyle nefes alma yetenekleri ve yavrularını sütle beslemek gibi. | TED | تتضمن الدم الدافئ، شعر الجسم أو الفراء، التنفس بواسطة الرئتين، وتغذية صغارهم بالحليب. |
Beni 2017'ye sırf latte ve frappucino içmeye getirmediğini biliyorum dostum. | Open Subtitles | أعلم أنّك لم تعِدني لـ 2017 لنحتسي قهوة بالحليب وقهوة بالقشدة. |
Neden tavukla birlikte sütün olamıyor bunu anlamıyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نفهم لماذا لا يمكنك أن تأخذ دجاجا بالحليب |
Bana sıcak, büyük boy yağsız latte al. | Open Subtitles | اذهبى وأحضرى لى قهوة بالحليب بدون زبد وساخنة |