"بالخطر" - Traduction Arabe en Turc

    • tehlikeyi
        
    • tehlike
        
    • tehlikeli
        
    • tehlikeye
        
    • tehlikede
        
    • riske
        
    • tehdit
        
    • endişe
        
    • tehlikenin
        
    • tehlikelerle
        
    • risk
        
    • riski
        
    • altında
        
    • altındayken
        
    Onların hissedecekleri endişeyi, korkuyu ve tehlikeyi, sadece tahmin edebiliriz. TED الأطفال، كما يمكننا أن نتخيل، سيشعرون بالقلق، والتهديد و بالخطر.
    Ama yaklaşan tehlikeyi fark etmemek, cesaretten çok aptallık olurdu. Open Subtitles ولكن هذا غباء اكثر منه شجاعة لترفض ان تعترف بالخطر عندما يكون قريبا منك.
    Ama karşılaştığınız tehlike konusunda sizi ikna edemediysek de onu görebilir miyiz? Open Subtitles لكن بما اننا لم نقنعناك بالخطر الذي تواجه هل يمكن أن نراه؟
    Ölüm oranı tehlikeli boyutlarda. Tümü 5 km yarıçaplı bir daire içinde. Open Subtitles إنه قاتل جداً لدرجة تنذر بالخطر ومنتشر ضمن شعاع 3 أميال
    Bugünkü teröristler tehlikeye bayılıyorlar. Open Subtitles الإرهابيون اليوم مفتنون بالخطر بشكل واضح.
    Sapık tehditler savurmuş ve bütün stüdyo kendini tehlikede hissetmeye başlamış. Open Subtitles وبدأت تلك المطاردة بعمل تهديدات، وشعر جميع من في الاستوديو بالخطر.
    Korkarım kendisini riske atacağı bir noktaya gelebilir. Open Subtitles أنا خائفة أن تصل لمرحلة تضع نفسها بالخطر
    Gri balinalar 4.5 tonluk katil balinaları tehdit hissettiklerinde bir kuyruk darbesiyle öldürebilir. Open Subtitles لان الحيتان الرمادية قد تقتل حيتانا ضخمة بضربة من ذيلها ان شعرت بالخطر
    Diğerlerinin kendi nedenleri vardır, sadece tehlikeyi ve rekabeti severler. Open Subtitles آخرين لأسباب خاصة يتمتعون فقط بالخطر و المنافسة
    Ajan Merriweather son 25 yılını, sıradışı herşeyi farkedebilmek için tehlikeyi sezme yeteneğini geliştirmeye harcamıştı. Open Subtitles حسنا،لقد قضى العميل ميروذر الخمس و عشرون سنة الماضية فى شحذ قدرته على الاحساس بالخطر لملاحظة اى شىء خارج عن المألوف
    Prensesin habersiz olduğu, ama bizim bildiğimiz gibi, tehlike yıldızlarda saklanıyor... Open Subtitles {\cH00FFFF}لكن مع علمنا بالخطر الذى يتربص بهم بين النجوم فى الأعلى
    Sürüden ayrılan ceylan tehlike altındadır. Open Subtitles شكراً. البعيد عن القطيع. الغزال يشعر بالخطر.
    Bu hafta takviye gece vardiyasına ihtiyacımız olacak, ve tüm tehlike yaratabilecek hastalar geceleri diğer hastalardan ayrılmalı. Open Subtitles نحتاج إلى المزيد من النوبات الليلية هذا الأسبوع وكل المرضى المهددين بالخطر يجب عزلهم بالليل
    Çünkü senin burada bulunman artık onlar için daha tehlikeli. Open Subtitles بسبب شعورهم بالخطر الكبير لإيواءك هنا، و ليس معنى هذا أنهم لا يريدونك،
    Eğer tehlikeli olsaydı bizi oraya yollamazlardı. Open Subtitles أنهم لن يقومون بإرسالنا .إلى هناك إذا كان مقبعًا بالخطر
    Bu, tehlikeli bir veri edinme yöntemi. Open Subtitles الحصول على معلومات بهذه الطريقة محفوف بالخطر.
    Adaktan korkunun bütün halkımızı tehlikeye atmasına izin verdin, Karris. Open Subtitles لقد جعلت خوفك من التضحية يهدد قومك بالخطر
    Bir planları olduğunu söylüyorlar, ama gerçekte sadece hayatlarımızı tehlikeye atıyorlar. Open Subtitles يدّعون بأن لديهم خطّة لكن بالواقع وضعوا حياتنا بالخطر
    O zaman sizin hayatınız tehlikede olabilir. Open Subtitles في تلك الحالة , حياتك ستكون مهددة بالخطر
    Deneğin beyni, endişe verici derecede yeni nöral yollar yaratmaya devam ediyor. Open Subtitles دماغ الكائن يستمر بصنع مسارات عصبية جديدة بمعدل غير مسبوق وينذر بالخطر
    Ayrıca tehlikenin geldiğine dair ipuçlarını hatırlayıp ayırt edebiliyorlar. Ve ziyaretlerinden çok uzun bir süre sonra bile mekânları hatırlayabiliyorlar. TED هي تتذكر وتستطيع أن تفرق بين السبل التي تنذر بالخطر وتستطيع أن تتذكر مواقع مهمة حتى بعد زيارتها لمدة طويلة.
    Odayı geçerken tehlikelerle de karşılaşacak. Open Subtitles سوف تجد أن الرحلة عبر هذه الغرفة مليئة بالخطر
    Head Start'la birlikte, ülkemizin en fazla risk altındaki çocuklarını okula hazırlamaya başladık. TED ومع تطبيق البرنامج التعليمي، بدأنا نتمكن من تحضير أولادنا المهددين بالخطر للمدرسة.
    Görevliler belirli bir riski göze alır. Bu, işlerinin bir parçası. Open Subtitles ضباط الامن الجوى دائما يتنبؤن بالخطر انه جزء من عملهم
    Bir çıkıntının altında, o yüzden hiç güneş vurmuyor. Open Subtitles ،كانت تَحت التهديد بالخطر لذا الشمس لم تصل أبدًا
    Bazıları nesli tehlike altındayken bazıları yok oldu. TED البعض انقرض فعلًا والباقي مهدد بالخطر.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus