"بالذهب" - Traduction Arabe en Turc

• altın
• altınla
• altını
• altına
• altınlarla
• altından
• altınlarıyla
• altınını
• altınları

İçi tümüyle leopar derisi kaplanmıştı ve tamamı altın kaplamalı telefonlardan vardı.
كان كل شيء مغلفا ..بجلد النمر. و بها هاتف خاص مطلي بالذهب.

"bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..."
ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل

Ne adamla ne kızla ne de altınla ilgisi yoktu yaptıklarının bence.
ولا أعتقد أن للأمر له أية علاقة به أو بها أو بالذهب

Eğer o asayı bulursak altını nasıl bölüşeceğiz Huh?
إذا وجدنا القضيب الإمبراطورة ستثقلنا بالذهب . أليس كذلك ؟

altına ihtiyacınız varsa,sizde kasın. Altının benim için hiçbir değeri yok.
احتفظوا بالذهب إنْ شئتم فما هو إلّا نفايات مِنْ بطن الأرض

Artık bir ortağın var. Bunun altınlarla bir ilgisi yok, tamam mı ?
أنت ستكون شريكى هذا ليس له علاقة بالذهب,أتفقنا؟

Bir sandalla açılıp içi altın dolu bir hazine sandığı bulamazsın.
لا مجرد إلقاء زورق من و العثور على الكنز مليئة بالذهب.

Boyunduruğum altındaki kıdemli kişiler, cebinde altın olanlardan daha önemli olacak.
استثمار الرجال تحت قاعدتي سيكون أعظم من احتفاظهم بالذهب في محافظهم

Bankada altın dolu bir gizli Avatar hesabın olma ihtimali var mıdır acaba?
لا يمكن أن يكون لديكِ حساب سري للأفتار مكتض بالذهب أليس كذلك ؟

altın kaplama silahlar Asyalı toplumumuzun popüler bir takdir nesnesi haline geliyor.
المسدسات المطلية بالذهب اصبحت مشهورة كعلامة للتقدير ضمن فئة محدده من الاسيويين

altın ve gümüşle alınmayan, gerçek aşk olduğunu da biliyorum.
وأنا على علم بأنه حٌب حقيقي وليس مُشترىّ بالذهب والفضة

Sadece bu kelimeler kabın altın ile dolmasını sağlayacak asıl yoldur.
وتقال هذه الكلمات بالضبط على هذا النحو سنجعل هذا الوعاء يمتلأ بالذهب.

Gerçekte altın takıları da yoktu, sadece altın kaplamaydılar.
والمجوهرات لم تكن ذهباً، بل كانت مطليه بالذهب.

altın ve platinle kaplı olan bu sopara mücevher değeri olduğu içi para veriyorsunuz.
أنت تدفع مقابل التباهي لأنها مطلية بالذهب والبلاتين

Doktor, prensesin odasına gözlerinde parlayan altın ile yaklaştı.
وصل الطبيب إلى مقصورة الأميرة طامعًا بالذهب.

Çelik kasanın içine girip etrafınız altınla sarıldığında bağlantı zora girecek.
حالما دخلتم إلى القبو الصلب و أحِطتم بالذهب الأستقبال يصبح صعباً

Dönmeyenler adına, isimleri altınla işlenmiş görkemli bir anıt.
لمن لن يعود من الحرب، سنبني تمثالا يناطح السحاب. منحوت عليه أسماء كل من مات بالذهب.

Prenses ve bir grup adamın altınla birlikte kaçtıkları kesin.
الأميرة وهؤلاء الرجال هربوا بالذهب بكل تأكيد

Tek yapması gereken örneğin alınacağı yere nişan almaktı ve ateş edip, altını toprağa yaydı.
كلّ ما كان عليه هو التصويب نحو المكان ..الذي سيأخذونمنهاالعيّنة. وأطلق النار مالئاً التربة بالذهب.

O işlenmemiş, ergen duygularını gördüğüm an onu kullanmam, yönlendirmem ve altına dönüştürmem gerektiğini biliyordum.
حسنا, حالما رايت عاطفة المراهقة العفوية علمت اني لابد أن استخدمها, آسخرها,انسجها بالذهب,

-Alınan altınlarla zengin olacağız. -Romalılar kölemiz olacak!
من الممكن ان نصبح اغنياء بالذهب الذي سنأخذة0 سنجعل الرومان عبيداً لنا0

altından kazılmış vahiyler ve cennetten trampet çalarak inen melekler istiyorsun.
تريد ان يكون كل شئ محفوراً بالذهب .. وان تنزل الملائكه من السماء

Hem de kendi altınlarıyla.
سوف نشتريها بالذهب الذى استخرجناه من أرضه

Ülkesine ihanet ettiği Sparta'ya bağlılığından vazgeçtiği ve Pers altınını tercih ettiği.
أنه خان بلده.. سحب ولائه واستبدله بالذهب الفارسي

altınları alıp kaçıyorsunuz sonra da, hala sokak köpekleri gibi yaşıyorsunuz.
تفعلون هذا ،لأجل شاحنه مليئه بالذهب ولا تزالون تعيشون كالكلاب الضالة.