"بالسموم" - Traduction Arabe en Turc

    • zehir
        
    • toksik
        
    • zehirle
        
    • zehirlerle
        
    • Toksikoloji
        
    • Toksinlerin
        
    Merak ediyorum. Acaba bunu kusabilirmiyim Çünkü zehir doluyum. Open Subtitles أتسأل عما إذا تقيأت هكذا و أخرجك لأنك ملئ بالسموم
    Ve içi zehir dolu sentetik malzemeler kullanıyor. Open Subtitles واستخدام مادة اصطناعية مليئة بالسموم لفعل ذلك
    Amrikan zehir Kontrol Merkezi Birliği'ne göre, son 25 yılda 10 kişi, sadece 10 kişi vitamine bağlı olarak hayatını kaybetmiş. Open Subtitles في آخِر 32 عام بِحسب " الجمعيّة اﻷمريكيّة لمراكز التحكّم بالسموم" - كان هناك 10 ما مجموعه 10 وفيّات يُعتقد أنّها وقعت بسبب الفيتامينات
    Yediğimiz yemek bile toksik zehirlerle dolu. Open Subtitles حتي الطعام الذي نتناولة مليئ بالسموم المُشبعة
    Eğer zehirle doluysan, onları içeri alamazsın. Open Subtitles لا تستطيع أن تدعها تصل إلى هناك إذا كانت ممتلئة بالسموم.
    Toksikoloji raporu vücudunda yüksek düzeyde potasyum olduğunu söylüyor. Open Subtitles التقرير الخاص بالسموم يشير بارتفاع حاد بمستوى البوتاسيوم بالجسم
    Toksinlerin cildimden söküldüğünü hissedebiliyorum. Open Subtitles استطيع ان اشعر بالسموم بالفعل يجري سحبها من جلدي
    Isırık yeri zehir ile dolu. Open Subtitles المنطقة بالجوار مليئة بالسموم
    Ve tüm bedeni zehir dolu. Open Subtitles والجسد بكامله ملئ بالسموم
    Burası bir zehir çöplüğü. Open Subtitles هذا المكان ملئ بالسموم
    Elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Normalde zehir işleriyle Gaius ilgilenirdi. Open Subtitles أنا أبذل قصارى جهدي (جايوس) من الطبيعي أن يتعامل مع أي شيء متعلق بالسموم
    zehir dolu bir ilaç. Open Subtitles حبوب مليئة بالسموم
    Burası zehir dolu. Open Subtitles هذا المكان مليئ بالسموم
    Psikoloğum bile onlara "toksik" demişti. Open Subtitles حتى طبيبي النفسي يدعوهم بالسموم
    toksik falan ama süper bir şey. İyiymiş. Open Subtitles إنه مكان ممتلئ بالسموم لكنه رائعاً.
    Bu bültende teröristlerin içi zehirle dolu kalemleri silah olarak kullanabileceği uyarısı vardı. Open Subtitles تحذر من أن الإرهابيين قد يستخدموا مسدسات بهيئة قلم - مثل هذه بأفلام جيمس بوند - مملؤة بالسموم كسلاح
    Atmosferi zehirlerle doldurdu,... ..sonra ayın yüzeyini bombalayarak, erimiş çekirdeğin serbest kalmasını sağladı. Open Subtitles ملأ الجو بالسموم,... ثم لعن حفر على سطح القمر... , وجعلها مليئة بالحمم المنصهرة.
    Buradaki çoğu bitki kendini zehirlerle koruyor. Open Subtitles الكثير من النباتات تحمي نفسها بالسموم.
    Toksikoloji raporu, zehirlenmenin sabah 10 ile öğle vakti arası Max evdeyken gerçekleştiğini işaret ediyor. Open Subtitles التقرير الخاص بالسموم والمستند إلى علم السموم والعقاقير يشير إلى أن التسمم حدث ما بين الساعة العاشرة مساءً وظهر نفس اليوم عندما كان ـ (ماكس) ـ في المنزل
    Toksinlerin vücudumdan gideceğini hissediyorum. Open Subtitles أشعر بالسموم و هي تخرج من جسدي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus