"بالصعود" - Traduction Arabe en Turc

    • yukarı
        
    • yukarıya
        
    • binmeye
        
    • çıkmaya
        
    • çıkmak
        
    • çıkmasına
        
    • upp
        
    yukarı ve uzağa gitme hissi verir, ama yine de aşağı inecek olsanız nasıl ineceğiniz konusunda bir fikriniz olmaz. TED إنه يمتلك ذلك الحس بالصعود إلى بعيد ومع ذلك لا تفكر مطلقاً بكيفية ترحلك إذا كنت تحديداً تذهب إلى الأسفل
    Seni mutlu edeceğini düşündüğüm için yukarı çıkmasına izin verdim. Open Subtitles سمحت لها بالصعود لأني كنت اعلم انها سوف تجعلك سعيد
    160 feet derinliğine daldım, ki bu yaklaşık 16 katlı bir bina yüksekliğidir, ve yukarı çıkarken suyun altında bayıldım, bu oldukça tehlikeliydi, insanlar böyle boğuluyor. TED فغصت إلى عمق 160 قدم أي عمق يقارب إرتفاع 16 طابقاً وعندما كنت أهم بالصعود .. أُصبت بالإغماء وهذا أمرٌ خطير .. إذ هكذا يغرق الأشخاص
    Kapıcıma sadece kadınları yukarıya göndermesi konusunda net talimat vermiştim. Open Subtitles البواب لدية تعليمات مُحددة بالسماح للنساء فقط بالصعود
    Bayanın arabanıza binmeye meraklı olmadığını görüyorum, bayım. Open Subtitles لا اظن أن السيدة ترغب بالصعود لعربتك سيدي! ..
    Sadece bir kez gemiye çıkmaya cesaret ettim onda da hayatımı zor kurtardım. Open Subtitles بالكاد نجوت منها بصعوبه فى المره الوحيده التى جرأت على المجازفه بالصعود عليها
    Oraya çıkmak istemezsiniz. Birini yukarı yolladık ve o da çatıya çıktı. Open Subtitles أيتها العميلة، لا أنصحك بالصعود إلى هناك لقد أرسلنا أحد رجالنا و انتهى به المطاف على الحافة
    Bu şartlar altında sana nasıl, yukarı çıkmanı emredebiliriz. Open Subtitles وفي ظل هذه الظروف لا يمكننا أن نأمرك بالصعود إلى هناك
    Sanırım yukarı gelip kahve içmeye hak kazandın. Open Subtitles أعتقد انه مسموح لك بالصعود و تناول بعض القهوة
    Bayım, personel değilseniz yukarı çıkamazsınız. Open Subtitles سيّدي، غير مسموح بالصعود للطابق العلوي بدون إذن مدير الفندق
    Artık çok geç. Bizi yukarı bırakmazlar bile. Open Subtitles أما الآن فقد فات الأوان, لن يسمحوا لنا حتى بالصعود الى البرج
    Mondain yüzünden. Ona para vermezsem, beni yukarı çıkartmaz. Open Subtitles إنه ماندان إذا لم أعطه نقوداً، فلن يسمح لي بالصعود
    Hayır, yukarı çıkmana izin veremem! Uzak tut o silahı! Open Subtitles لا ، لن أسمح لك بالصعود هناك أبعد هذا المسدس حالا
    Hayır, yukarı çıkmanıza izin vermiyorum. Hemen o silahı indirin! Open Subtitles لا ، لن أسمح لك بالصعود هناك أبعد هذا المسدس حالا
    Eğer hala yukarı çıkmakla ve kocanla sevişmekle ilgileniyorsan... Open Subtitles .. والآن ، إن كنتِ مهتمّة .. بالصعود لأعلى .. ومعاشرة زوجكِ .. فهذا لأنكِ بكلّ بساطة
    Bu kadınların yabancı birine yardım etmesi muhtemel, ama yukarı çıkmasına izin vermeleri zor. Open Subtitles من المرجح أن تساعد تلك النساء غريبا لكنني أشك في أنهن سيسمحن له بالصعود للأعلى ربما يكون متطوع
    - Marcus'un 'arkadaşım' dediği kişiler ağaç evi askeriyeye çevirmiş ve onu yukarıya almıyorlar. Open Subtitles حسنا, أولا ماركوس وما يسمى الأصدقاء حولوا منزل الشجرة إلى لواء والذين لم يسمحوا له بالصعود
    Lütfen beni o otobüse binmeye zorlama, Wallace. Open Subtitles (أرجوك, لاتسمح ليّ بالصعود للحافلة, يا (واليس
    Gemi Amiri, derinliği 25 metreye getirin. Periskop derinliğine çıkmaya devam. Open Subtitles رئيس البحارة أجعل عمق الغواصة 75 قدم أستمر بالصعود إلى عمق المنظار
    Och hotar med att klättra upp ur källaren. Open Subtitles ويهددون بالصعود من الدور السفلي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus