Üzerinde kızıl Haç olan beyaz bir bayrak vardı. | Open Subtitles | عليهم اتباع علامة العلم الابيض بالصليب الاحمر |
Üzgünüm, bayım. Mavi Haç Mavi Kalkan'ınız reddedildi. | Open Subtitles | آسفه يا سيدي, لقد تم رفض عضويتك بالصليب و الدرع الأزرق. |
Doğduğun andan itibaren, kaderin gerçek Haç ile bağlantılıydı. | Open Subtitles | من اللحظة التى ولدت فيها مصيرك ارتبط بالصليب |
Sarı haçla dolu bir tankeri olan tren çalacağız. | Open Subtitles | سنسرق قطاراً يحتوي على عربة مليئة بالصليب الأصفر |
O haçla öyle bir şey yapacağını bilmiyordum. | Open Subtitles | لم يكن لدي فكرة عما سيفعل بالصليب |
Kadeh'e inanırım, gamalı haça değil. | Open Subtitles | أنا أؤمن بالكأس و ليس بالصليب المعقوف |
Sessiz bir odada durmuş bir haça bakıp duruyordu. | Open Subtitles | كانت تقف بغرفة منعزلة تحدق بالصليب |
Haç ile ilgili ehemmiyetin her ne ise geride kaldı ve artık yine o eski basit Hank Galliston'sun. | Open Subtitles | ايا ما كان الشىء المهم الذى كان يربطك بالصليب فالأن انت فقط هانك جاليستون الكبير المتذمر |
Çabucak parayı kendi resmi aracıyla Freetown, Lungi hava alanına taşıyacak bir Kızıl Haç çalışanıyla anlaşma yaptım gerçi kutunun içinde gerçekten ne olduğunu bilmiyordu. | TED | أنا قمت سريعا بالتنظيم مع عامل بالصليب الأحمر، الذي استخدم شاحنته الرسمية بنقل المال إلى مطار لونجي، فريتاون، بالرغم من أنه لم يعرف المحتوى الحقيقي للصندوق. |
Bu akşam, Yeşil Haç'ın onur gecesine davetlisin sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك ستشرف بالصليب الأخضر الليلة |
Sana verdiğim Haç yanında mı? Onunla tehlikeler vız gelir tırıs gider. | Open Subtitles | -فقط تحصني بالصليب فهو تعويذة من كل الأخطار |
Hastanemizin Kızıl Haç ile ortaklığı var. | Open Subtitles | مشفانا لديها إرتباط بالصليب الأحمر |
Gerçek Haç ile ilgili bir şeyler arıyorduk. | Open Subtitles | كنا نبحث عن اشياء خاصة بالصليب الحقيقى |
Bunu o haçla mı yaptı? | Open Subtitles | وفعل هذا بالصليب ؟ |
Dibindeki haçla birleşince. | Open Subtitles | بالصليب عند القاعدة |