Kuzey Kutbu'nda Avatar'ı yakaladığında da tam olarak böyle oldu. | Open Subtitles | هذا ما حدث بالضبط عندما أمسكت الآفاتار في القطب الشمالي |
Bunun aynısı olan fosiller tam olarak büyük kara istilasının başladığı zamandan kalma. | Open Subtitles | حيوان عتيق تماماً مثل هذا يـؤرخ الزمن بالضبط عندما حدث الإحتلال العظيم للأرض |
Yani dokunmanın sesi tam da dokunduğum zaman geliyor. | TED | و الآن الصوت الصادر من لمس الورقة يصدر بالضبط عندما ألمس الورقة. |
Bu sözün ne demek istediğini bir ay önce eşim ve ben yeni ebeveyn olduğumuzda anladım. | TED | استوعبت معنى هذه العبارة الحقيقي قبل شهر بالضبط عندما أصبحنا أنا وزوجتي والدين جدد. |
Gitmeden önce ne konuştuğunuzu hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تتذكرين بأي فرصة ما كنتم تتحدثون عنه بالضبط عندما ذهب ؟ |
Onu, tam cümlesini şu şekilde bitirdiğinde vuracaksın... | Open Subtitles | ستصوب نحوه بالضبط عندما ينهى هذه الجملة .. |
tam da Princeton'a dönmek için cesaretimi toplamışken. | Open Subtitles | بالضبط عندما اصل للنقطة حيث امتلك الشجاعة للاستقالة والعودة الى برنستن |
Biri diğerine tam olarak uyuyorsa, bu iki üçgene eş üçgen denir. | Open Subtitles | مثلثين يتساويان بالضبط عندما يتناسب واحد مع الآخر. |
Babası onu şehre götürdüğünde benim yeğenim de tam sekiz yaşındaydı. | Open Subtitles | إبن أخي أيضا كان ثمان سنوات بالضبط عندما أخذه أبوه إلى المدينة |
Kafatasını bulduğunuzda neler olduğunu tam olarak anlatmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نعرف ماذا حدث لك بالضبط عندما وجدت الجمجمة |
Ve bu tam olarak korktuğun zaman gösterdiğin davranış. | Open Subtitles | وهذا, ما تفعله بالضبط عندما تكون مرعوباً |
Gezegen mühürlendiğinde kütüphanede yaşayanların sayısı tam olarak 4022 idi. | Open Subtitles | 4022 عدد الناس الذين كانوا في المكتبة هو بالضبط عندما أغلق الكوكب |
Sen ve kardeşin denize atladığınızda tam olarak ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث بالضبط عندما قفزت إلى البحر أنت وأخوك؟ |
Annenize büyücü olduğumu söylediğimde tam burada oturuyorduk. | Open Subtitles | لقد كنا نجلس هنا بالضبط عندما أخبرت والدتكم بأنني ساحر. |
tam da dairemde ortaya bir silahla çıkıp sana saldırmaktan beni suçladığında. | Open Subtitles | بالضبط عندما اتيت عندي حاملة سلاح واتهامي بانني إعتديت عليك |
Sıklık ve ses özellikleri, şifrelenmemiş sesiyle karşılaştırıldığında, onun sesiyle tam olarak uyuşuyor. | Open Subtitles | التردد والأنماط الصوتية متطابقة بالضبط عندما تُقارن بتسجيل غير مشفر لصوتها |
Sık sık oluyormuş gibi, kuşlar bu büyük olayın tam ne zaman olacağını biliyor. | Open Subtitles | كما يحدث في كثير من الأحيان, الطيور تعرف بالضبط. عندما يتقرر حدوث أعظم احداث الطبيعة. |
Olay yerinde bulunan kovandaki yağla eşleştirince ne olduğu ortaya çıkar. | Open Subtitles | حسنا، سنستطيع تأكيد ذلك بالضبط عندما نطابقها بغلاف الرصاصة التي وُجِدت في مسرح الجريمة |
Mesela, sen onca parayı tek başına kazanırken, ben ne yapıyor olacağım? | Open Subtitles | أول شيء ماذا سوف أفعل بالضبط عندما تكوني أنتِ تحصلين عل كل هذة النقود؟ |