Sonra bana bahaneleri sıralamaya başladı, güya baskı altındaymış falan filan... | Open Subtitles | . إذن هو سيبدأ ثانياً بالأعذار ، ويعرب عن شعوره بالضغط |
Her gün,çocuk yapmamız için,başımın etini yerdi gittikçe daha çok baskı hissetmeye başladım. | Open Subtitles | كانت تلح عليّ كل يوم كي أمنحها طفلاً لقد شعرتُ بالضغط أكثر وأكثر |
Sessiz olmayı seviyorum. İdmanlardan ve maçlardan sonra baskı hissetmemeyi seviyorum. | Open Subtitles | أحب الهدوء وأحب أن لا أشعر بالضغط .بعد التمرين وبعد المباريات |
Tamam, ve sadece baskıyı hissettiğin zaman geri indir. Elinin yavaşça masanın üstüne sürüklenmesine izin vermeni istiyorum, ama sadece baskıyı hissettiğin zaman. | TED | وعندما تشعر بالضغط يعود، أنزلها إلى الأسفل ودعها تطوف ببطء لتعود إلى سطح الطاولة بشرط أن تشعر بالضغط |
Ama beni kenara itti ve kardeşimin göğsüne bastırmaya başladı. | Open Subtitles | ولكنه دفعني بعيدًا عن الطريق وبدأ بالضغط على صدر أخي |
Bu nefes alma mücadelesi göğsünün üzerinde bir basınç veya boğulma hissi oluşturur. | TED | هذا الصراع من أجل الهواء وجسمك نائما يخلق شعورا بالضغط على الصدر أو الاختناق. |
Yaranın üzerine bastır, yoksa kan kaybından ölür. - Nereye? | Open Subtitles | استمر بالضغط على الجرح او سينزف حتى الموت |
Her ameliyatta bugünkü gibi bir işlem yapmasına izin verilirse üzerinde baskı olmadan ve daha az risk alarak, daha çok ve hızlı öğrenecektir. | Open Subtitles | إن كان من المسموح له القيام بما فعله اليوم في كل جراحة ، كان ليتعلم بشكل أكثر وأسرع مع إحساس بالضغط أقل وخطورة أدنى |
Sosyal olmak, partilere gitmek, doğru insanlarla takılmak için baskı hissedersin. | Open Subtitles | تشعرك بالضغط لتكون اجتماعيًا وتذهب للحفلات وتقضي الوقت مع الأشخاص الملائمين |
Aslında evlilik için baskı hissetmedim. Evlilik pek bana göre değil. | TED | سيرينا: نعم، في الحقيقة لم أشعر بالضغط تجاه الزواج ولا أستطيع القول أنني من النوع الذي يُفضل الزواج. |
Fark ettim ki bazen anın tadını çıkarmak istediğimde kameramı yanımda getirmek için baskı ve zorunluluk hissediyorum. | TED | لاحظت أنني أشعر بالضغط وبنوع من الالتزام لآخذ الكاميرا معي، في حين أردت في بعض الأحيان عيش التجربة البحتة فقط. |
Ama bu sadece başka yerlerdeki başka insanların artan seçimler karşısında hissettikleri baskı ile ilgili değil. | TED | ولكن ليس فحسب هذا الامر يحدث خارج امريكا او لغير الامريكين فليس هم الوحيدون الذين يشعرون بالضغط من كثرة الخيارات |
Bilmiyorum. Böyle geziler beni endişelendiriyor. Çok baskı oluyor. | Open Subtitles | لا أعرف، أنا أقلق فقط بشأن هذه الرحلات تكون مليئة بالضغط |
Televizyon şirketi ya da sponsor size haftalar boyu... aynı yarışmacıyı çıkarmanız için baskı yaptı mı? | Open Subtitles | هل قامت الشبكة أو الرعاة بالضغط عليك من أجل إحضار المتسابق نفسه لحلقاتٍ متتالية ؟ |
İkimizi de haftada iki defa, bu baskı dolu zamanlarda gördüklerinizle yargılıyorsunuz. | Open Subtitles | تحكم علينا بتلك العشرين دقيقة المليئة بالضغط النفسي مرتين في الاسبوع |
Kendini baskı altında hissetme. Demek istediğim, bunu bir emsal olsun diye veya halkı ya da bizi ya da derneği hayal kırıklığına uğratmayayım diye yapma. | Open Subtitles | لا تشعر بالضغط, اي لا تفعلها لكي تكون مثالاً أو لكي لا تخيب الرأي العام أو نحن |
Belki nihayet üzerindeki baskıyı hissedip tepki vermeye başladı. | Open Subtitles | ربما أخيرا أصبح يحس بالضغط كما أنه تفاعلي |
Mekke'de ise, Kureyşliler Hz. Muhammed ve kalan takipçileri üzerindeki baskıyı arttırmışlardır. | Open Subtitles | بالعودة الى مكة قريش بدأَت بالضغط الشديد على محمد وباقى أتباعه |
Yarayı açık tut, bacağın üstünden bastırmaya devam et. | Open Subtitles | اجعل الجرح مفتوحاً استمر بالضغط على قمة الساق |
Üzerine basınç uygula. Rostonun üstüne kan damlamasın. | Open Subtitles | استمري بالضغط عليه لا تدعي قطرات الدم تتساقط على اللحم |
Üstüne bastır. Birkaç dakika sonra kanama durur. | Open Subtitles | أستمر بالضغط عليها فسوف يتوقف النزيف خلال بضعة دقائق |
Sadece anne babasından birini kaybeden bazı çocuklar kaybedilen kişinin yerini alma baskısı hissederler demek istemiştim. | Open Subtitles | عنيتُ بكلّ بساطة أنّ بعض الصبية الذين فقدوا والداً، يشعرون بالضغط لسدّ فراغ الوالد المفقود |
Bir kasırga, yüksek ve alçak basınçlı hava kütlelerinin karşılaşması ve birbirine temas etmesi sonucu oluşur. | Open Subtitles | تحدث العاصفة حينما يلتقي الضغط العالي بالضغط المنخفض ويتكتلا في الهواء ويتصلا ببعضهما البعض |
Hep stresli olmalarına ve öğrenmek için gerekli riskleri almamalarına şaşmamak lazım. | TED | ليس من العجب أنهم يشعرون بالضغط دائما ولا يبذلون الجهد المطلوب للتعلم. |
Buraya sürekli ve düz şekilde bastırmanı istiyorum. | Open Subtitles | أحتاجك ان تقومي بالضغط المتواصل والمباشر على هذا |