Termal enerjinin yumurta moleküllerine yaptığı şeyi, mekanik enerji ortadan kaldırır. | TED | ما تقوم به الطاقة الحرارية لجزيئات البيضة يمكن عكسه بالطاقة الميكانيكية. |
edilmiş enerji bunu finanse ediyor. Petrol, güneş enerji konsantresidir. | TED | بالطاقة التي ركزن من الشمس فالبترول هو مركز للطاقة الشمسية |
Geçide güç ver ve diğer mahkumlar yerken elle çevir. | Open Subtitles | نمد البوبة بالطاقة ونتجه مباشرة بينما يتناول السجناء الاخرون العام |
Kuyruklu yıldız'dan aldığımız güç sayesinde hiç kimse Ateş Ulusu'nu durduramayacak | Open Subtitles | بالطاقة التي ورثتها من المذنب لا أحد سيستطيع إيقاف عشيرة النار |
Doğal enerjiyi kullanma ve dış dünyaya yansıtma gücü olmalı. | Open Subtitles | لابد انه له علاقة بالطاقة المسّخرة توجه إلى العالم الخارجي |
Tüm fabrika merkezleri ve endüstriyel alanların ışık çatılarından gelen güneş enerjisi şehre enerji sağlıyor. | TED | والطاقة الشمسية لجميع مراكز المصنع وجميع المناطق الصناعية بأسطحها الخفيفة تمدُّ المدينة بالطاقة. |
Şimdi beş duyu çalışmamızın ortasında, aniden gençliğimden güneş enerjili saatler projesini hatırladım. | TED | وفي منتصف كل ذلك العمل عن الحواس الخمسة, تذكرت فجأة مشروع الساعات التي تعمل بالطاقة الشمسية من أيام شبابي. |
Ve görünüşe göre biyokinetik enerjiyle aşırı yüklenerek bulaştığı kişinin hücrelerine yerleşiyorlar. | Open Subtitles | و يبدو أنّه يمكن زيادة تحميلها بالطاقة الحيويّة المخزّنة في خلايا المصاب. |
Çünkü düşündüklerimiz onurlar dünyasını yaratır. Bütün herşey enerji ve bağlılık ile alakalı. | Open Subtitles | لأنّ ما نفكّر به يصنع العالم من حولنا، جوهر الأمر بالطاقة وقوّة التواصل |
Çünkü düşündüklerimiz onurlar dünyasını yaratır. Bütün herşey enerji ve bağlılık ile alakalı. | Open Subtitles | لأنّ ما نفكّر به يصنع العالم من حولنا، جوهر الأمر بالطاقة وقوّة التواصل |
Şimdi kendinizi uyanmaya hazır, ...enerji ve özgüven dolu hissediyorsunuz. | Open Subtitles | انت تشعر بنفسك تستيقظ الأن ملئ بالطاقة و الثقة بالنفس |
Bu akşam şu önceden tanıdığım çocuğa rastladım, bir enerji şirketinde çalışıyormuş. | Open Subtitles | ، اصطدمت الليلة بشخص كنت أعرفه وقد افتتح شركة تختص بالطاقة الشمسية |
makinelerine hatta muhtemelen kendi vücutlarına enerji sağlamak için kullanıyorlar. | Open Subtitles | يستخدمونها لإمداد مركباتهم بالطاقة وآلاتهم، وبالأرجح قد يكون لأجسادهم أيضاً. |
Endişelerine hak veriyorum ama bu Jameikalıların iç enerjilerini gösteren bir enerji içeceği. | Open Subtitles | أحترم مخاوفكَ ولكنه عبارة عن مشروب طاقة يحتفي بالطاقة الحيويّة لدى الشعب الجامايكي |
Madenleri kurutma, pamuk iplikçiliği yeni demiryolu ağına güç verme. | Open Subtitles | تصرف المناجم و تغزل القطن تمد شبكة القطارات الجديدة بالطاقة |
Zepline bağlı olan metal bobin kampın genel şebekesine güç veriyor. | Open Subtitles | ذلك الملف المعدني الموصول الى المنطاد يجهز بالطاقة كل شبكة المخيم |
Odic güç, 1800'lerde doğaüstü enerji ile ilgili çöpe atılan bir teori | Open Subtitles | إنّها نظريّة مُهملة نوعاً ما من القرن الـ18 لها علاقة بالطاقة الخارقة. |
2020 itibariyle, işletme olarak harcadığımız enerjiden daha fazla yenilenebilir enerjiyi üreteceğiz. | TED | بحلول عام 2020، سننتج المزيد من الطاقة المتجددة مقارنة بالطاقة التي نستهلكها بشكل تجاري. |
Kortizol geleneksel yiyeceklere istek duymanıza sebep olarak, enerjisi yoğun gıdalar ve karbonhidratlar ile enerji depolarınızın doldurulması talimatını verir. | TED | فيخبر جسمك كي يسد النقص في مخازن الطاقة لديك، بالأطعمة الغنية بالطاقة و الكاربوهيدرات، مسبباً اشتهاء أطعمة الراحة. |
Sağlık görevlilerimiz güneş enerjili bir sırt çantası ile seyahat ediyor ve bu da telefonu şarj edip yedekliyor. | TED | يسافر عمال الرعاية الصحية لدينا بحقيبة ظهر تعمل بالطاقة الشمسية والتي تحافظ على الهواتف مشحونة ومخزنة احتياطيا. |
Güneş enerjiyle çalışan fırın sayesinde her gün iki, ayda 60 öğün yemek çıkarıyoruz. | TED | ونحن نطبخ 60 وجبة مرتين يومياً من الطبخ بالطاقة الشمسية |
Yalınayaklar Kolej'nde yemekler güneş enerjisiyle pişer. | TED | الطعام، حينما تأتي لكلية بيرفوت مطبوخ بالطاقة الشمسية |
Bu tiyatrodaki ışıkların kullandığı elektrik sadece birkaç dakika önce üretildi. | TED | الكهرباء التي تمد انارة هذا المسرح بالطاقة تم توليدها منذ لحظات. |
Bir zerre antimadde, tüm şehrin bir aylık enerjisini karşılayabilir. | Open Subtitles | يمكنها تزويد مدينة كاملة بالطاقة لمدة شهر. |
Amerika'ya nazaran güneş enerjisine çok daha fazla yatırım yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نقوم باستثمار بالطاقة حاليًا والصين تفعل الأمر عينه حاليًا |
Okyanuslarımızın derinliklerinde volkanik ısı tuhaf, yeni yaşama yakıt sağlar. | Open Subtitles | في أعماق محيطاتنا تزوّد حرارةُ البراكين حياةً جديدةً غريبةً بالطاقة |