Bunların hepsi çok acayip, bilirsin bunun gibi karanlıkta oturmak. | Open Subtitles | هذا كله غريب، كما تعلم، جلوسنا محاطين بالظلام بهذا الشكل |
Köpekler insanları kokusundan tanır karanlıkta bile. | Open Subtitles | تُميّز الكلاب الناس براوائحهم، حتى بالظلام |
Sen de, karanlıkta otur ve yaptığın bu davranışı biraz düşün. | Open Subtitles | و يمكنك أن تجلس هناك بالظلام و فكر بما فعلت |
Diyorum ki, eğer ışığa inanıyorsan karanlığa da inanmak zorundasın. | Open Subtitles | أقول أنه لو كنتِ تؤمنين بالنور فلابد أن تؤمني بالظلام |
karanlık beni kör ettiği için, benim gözüm ve kulağım sen olacaksın. | Open Subtitles | حيث انني يجب ان ابقي بالظلام ستكون انت عيني و اذني |
Yeraltında sonsuz Karanlığın içinde yaşayan en eski tanrı Viy'i görmekten kork! | Open Subtitles | خوفاً من رؤية فيي - الاله القديمه تترصد بالظلام الابدي تحت الارض |
Bu "karanlığı getirir " ve yüzlerce yıl boyunca çağırılabilir, evet. | Open Subtitles | تأتي بالظلام و ، يمكن إستحضارها كل مائة سنة ، نعم |
Canlı ve iyisin. Ve hala karanlıkta debeleniyorsun. | Open Subtitles | على قيد الحياة وبخير،كما أرى ومتخبطين بالظلام |
Gerçek bilinmeyene sorgulanamaz inancın anlaşılmaz katiyetle başlamasına ışık tutmak için karanlıkta meşale tuttuğum bu yolculuğum; | Open Subtitles | أحتاج لمصباح بالظلام.. لألقي نظرة على الحقيقة المجهولة,: إيمان بدأ بقناعة لا ريب فيها.. |
Hava kararıyor ve hatırlıyorsan sen karanlıkta yürümememi söylemiştin. | Open Subtitles | الدنيا هتظلّمُ قريباً وأنت قُلتَ بأنّني لا يَجِبُ أَنْ أَمْشي بالظلام |
karanlıkta göremiyorum. Mumu tutabilir misin? | Open Subtitles | لا يمكنني الرؤيه بالظلام ايمكنك رفع الشمعه |
Oluyor ne - l karanlıkta olmak sevmiyorum. | Open Subtitles | لا أحب أن أُترك بالظلام و لا أعرف ما الذي يحصل |
Yani demek oluyor ki, karanlıkta kalkıp üstünü giyindin. | Open Subtitles | مما يعني أنك استيقظت و ارتديت ملابسك بالظلام |
Ne yazıkki, Jake henüz karanlıkta kafayı çekip erkeklere verip veriştirecek yaşta değil. | Open Subtitles | لسوء الحظ، لقد اصبح شاب إلى حد ما لن يشرب بالظلام أو يسيئ إليه الغير |
Vampir gibi karanlıkta oturmuşsun, seni ürkünç ucube. | Open Subtitles | لماذا تجلس بالظلام كمصاص دماء أيها المسخ المخيف؟ |
karanlıkta hareket edebilmek için ultrasonik ses dalgalarını kullanıyorlar. | Open Subtitles | بإستخدام موجاتها الصوتية تستطيع تحديد وجهتها بالظلام |
Eğer Leezar kazanırsa bu gece, bütün dünya karanlığa bürünecek. | Open Subtitles | إذا أنتصر ليزار الليلة العالم كله سيغرق بالظلام |
Sabah melteminin sesine uyandığımda etraf sessiz bir karanlığa bürünmüştü. | Open Subtitles | بأول بزوغ الفجر,مع صوت الصقيع البارد استيقظ من نوجي لاجد نفسي محاطة بالظلام |
karanlık korkusunu yenmek için elinden bir şey gelmezdi. | Open Subtitles | لم يكن له علاقة بالظلام أو مع ما كان يحيط بها |
O küçük karanlık yıldızların parıltıları altında tavanın yanarak eriyişini görmek... | Open Subtitles | وتذيب كل النجوم المتوهجة بالظلام التي ألصقتها بالسقف |
Karanlığın içinde otururken onu vuracağını ve benim yardımıma ihtiyacın olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | عندما جلستِ بالظلام ظننتُ بأنك تريدين قتله وتريدين مساعدتي |
Üzerime çöken karanlığı ve soğuğu nasıl açıkça hissediyorsam, bunu da öyle biliyorum. | Open Subtitles | أنامتأكدمن ذلك . كما أشعر بالظلام والبرودة تحيط بي |
Memphis kenarındaki ülkesi karanlıkla kaplıymış ve yılanlar...yaşarmış. | Open Subtitles | أراضيه قرب ميمفيس مغطاة بالظلام وسكنت من قبل الثعابين |
Pes et, pes et, küçük mum. Yaşam ancak yürüyen bir gölgedir... | Open Subtitles | اخرجي اخرجي أيتها الشمعة بأمري الحياة كالمشي بالظلام |
"O beni karanlığına alabilir.." | Open Subtitles | يستطيع ان يغرقني بالظلام |