Onun akşam yemeği hazırlayıp sana kanepede servis yapması yerine, sen ona akşam yemeği hazırla ve kanepede servis yap. | Open Subtitles | بدلاً من أن تجعلها تجهِّز لك عشاءك و تقدّمه لك على الأريكة تظهر أنت بالعشاء و تقدمه لها على الأريكة |
Ailemle hoş bir akşam yemeği yedim ve umarım bu güçlü araçları bu şekilde kullanmaya devam ederim. | TED | وأقضي وقتًا جميلًا بالعشاء مع عائلتي، وأتمنى أن يستمر هذا الاستخدام المنظم لهذه الأدوات القوية. |
Hep yemeğe geç kalıyorsun dersiniz. Altıya kadar çalışıyorum, yetişemiyorum. | Open Subtitles | انك تقول اننى متأخر عن العشاء ، لكننى اعمل حتى السادسة و لا أستطيع اللحاق بالعشاء |
Aslında ben yalnız başımıza Yemek yememizin daha iyi olacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | أتعلمين , كنت أفكر بأنه من الجميل أن نحضى بالعشاء وحيدين |
Daha önce bir Yemekte bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تذكر متى كانت آخر مرة استمتعت فيها بالعشاء |
Tüm gün yönetim kurulu toplantısındayım ama akşam yemeğinde görüşürüz. | Open Subtitles | لديّ اجتماع بمجلس الإدارة طوال اليوم، أراك بالعشاء |
- Selam, sadece bu geceki akşam yemeğini hatırlatayım demiştim. | Open Subtitles | مرحبا , فقط أتصلت لـ تذكيرك بالعشاء الليلة |
Bu arada, geçen gece bize Akşam yemeğine geldiğin için teşekkür ederim. | Open Subtitles | بالمناسبة، شكراً على تضييفك لنا بالعشاء ليلة الأمس |
Tecavüz ve cinayeti de, akşam yemeği Yemek gibi algılarlar. | Open Subtitles | إنهم يشعرون بجريمة القتل كما يشعرون بالعشاء. |
Hey dinle, Yemek yapmanı beklemiyorum ama eve benden önce geldiğin akşamlarda, yemeği halletmiş olmalısın. | Open Subtitles | اسمعي, انا لا اتوقع منك ان تبداي الطبخ لكن بالليالي عندما تكوني بالمنزل اولا اعتقد انه من المناسب ان تهتمي بالعشاء |
- Aslında karıma şehirde bir akşam yemeği sözüm var. | Open Subtitles | في الواقع انا وعدت زوجتي بالعشاء في المدينه |
Bana dört akşam yemeği, Üç tane yatakta kahvaltı, | Open Subtitles | أنت تدينين لي بالعشاء أربعة مرات، والإفطار ثلاثة مرات بالسرير. |
Akşam yemeği de bana yeter. | Open Subtitles | حسناً، أنا سأحظى بالعشاء أنت افعلي ما تشائين |
Hatta yemeğe gelemeyebilirim. Cumalar nasıl olur bilirsin. | Open Subtitles | قد لا أستطيع اللحاق بالعشاء في المنزل، تعرفين كيف تكون أيام الجمعة. |
Grup terapideyken ya da arkadaşlarıyla yemeğe çıktığında da görüştüm. | Open Subtitles | أيضاً و هو بالعلاج النفسي الجماعي أو بالعشاء مع بعض الأصدقاء |
İster beğen ister beğenme, haftada bir porselen kapla Yemek getireceğim. | Open Subtitles | ترغب في هذا ام لا، سأتي بالعشاء لكم مرة في الاسبوع |
Burada bir içki içip yukarıda bir Yemek yeriz diye düşündüm. - Neden evinde ağırlamıyorsun? | Open Subtitles | آتي به من أجل مشروب هنا نلحق بالعشاء بالأعلى |
Yemekte olan şey yüzünden gelmedim. Lütfen kapıyı aç. | Open Subtitles | لست هنا بخصوص ما حدث بالعشاء فقط من فضلك |
Geçen gece akşam yemeğinde sitem ediyordu. | Open Subtitles | هو كان يشتكي حول هذا الموضوع بالعشاء في ليلة أمس |
Üzgünüm, sen akşam yemeğini erken yersin, bense geç yerim. | Open Subtitles | آسفه ستحظى أنت بالعشاء المبكر وأنا بالعشاء المتأخر |
Güzel bir yere bir Akşam yemeğine ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك بالعشاء في مكان لطيف؟ أنت تمزح, اليس كذلك؟ |
Hadi, yemeğimizi keyifle yiyelim. | Open Subtitles | لنستمتع فقط بالعشاء أعني , أنا أدفع أليس كذلك |
Açık konuşalım da, yemeğin tadı çıksın bari. | Open Subtitles | دعونا فقط نتحدث بينما نأكل حتى نستمتع بالعشاء |
Önce yemekle başlar bu işler sonra bir bakmışsın içlerinden biri zımpara kayışına konuvermiş. | Open Subtitles | تبدأ بالعشاء ، وتنتهي بأن أحدهم لايزال يملك منعم الخشب خاصتي |