! İlişki ladesine tutuştuklarını biliyordunuz ama siz ne yaptınız? | Open Subtitles | تعلمون أنهم يلعبون لعبة الجبان بالعلاقة ، وما الذي فعلتم؟ |
Bundan sonra kendimi tamamen geleneksel ilişki paradigmasına adadım. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا، سالتزم بالكامل بالعلاقة التقليدية فقط |
İlişkiyi itiraf eder ama kendi şartlarınla Mellie ile kalırsın. | Open Subtitles | أن تعترف بالعلاقة لكن ابقى مع ميلي خلال المدة المحددة |
İlişkiyi kendi avantajına kullanman gerekeceği ana kadar onları canlı tutarsın. | Open Subtitles | وبتقين عليهم حتى اللحظة التي تريدين التلاعب فيها بالعلاقة في صالحك |
Ve bu gece ilişkide erkek arkadaşı üşütüp yatağa serilen kadın rolünü oynuyordum. | Open Subtitles | والليلة, كنت اؤدي دور المرأة بالعلاقة الرائعة التي كان رفيقها الحميم مصاب بالزكام |
İlginç geldiğini biliyorum ama hepimiz ilişkiye bir şeyler katıyoruz ve gerçekten bizi teşvik diyor. | Open Subtitles | أعرف أن الأمر يبدو غريباً ول كن كلنا نشترك بالعلاقة |
Cinsel ilişkiden zevk almasını öğrenmen gerekiyor ama ilişkiye girdiğin her kadın aradığın kadın olarak sonuçlanmayacak. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم كيف تستمتع بالعلاقة دون أن تتعلق عاطفياً مع أيِّ امرأة. |
Hamile olduğunu bilmemesi ilişkisini de bilmediği anlamına gelmez. | Open Subtitles | لا يعني أنه لا يعلم بشأن الحمل عدم علمه بالعلاقة |
Sanki benimle sevişiyormuş gibi değilde, | Open Subtitles | الأمر و كأنه لا يقوم بالعلاقة معي |
Evlilikte bir şeyler eksik değilse birinin başka bir ilişki yaşamasını hayal etmek güç derler. | Open Subtitles | من الصعب أن تتخيل لماذا يخون شخص الآخر إذا لم يكن هناك شىء ناقص بالعلاقة |
Kızlık zarı yırtılması sadece cinsel ilişki sonrası mı oluşabilir? | Open Subtitles | هل يمكن أن يتضرر غشاء البكارة بالعلاقة الجنسية ؟ |
Annem, bazen gerçekle nedensel bir ilişki yaşamaktan hoşlanır. | Open Subtitles | أمي أحيانًا تسمتع بالعلاقة العرضية مع الحقيقة. |
Mesele ahlâk değil, ilişki. | Open Subtitles | هذا غير متعلق بالاخلاقيات هذا متعلق بالعلاقة |
Bilmiyorum ama belli ki bunun yaşadığı ilişki ile bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لا أعلم لكن واضح أن هذا لا يتعلق بالعلاقة |
Pekala çok bilmiş, bazı insanlar buna ilişki diyor. | Open Subtitles | حسنا.اللعنه عليهم بعض الناس يسمون ذلك بالعلاقة الحميمة |
Ne yazık ki bir ilişkiyi sürdürmekte zorlanıyorum. | Open Subtitles | لسوء الحظ يبدو أني غير قادرة على الحفظ بالعلاقة |
Bunu size hayatta söylemez, o yüzden bu ilişkiyi destekleyen biri olarak, ikinizi de bu utançtan kurtarabileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | لن تفعل هذا حتى بعد مليون عام وتقولها اذن اعتقد بما أنني مهتم بالعلاقة |
Ama bu resmi daha önceden yırttı hayatta olduğunu öğrenmeden önce Nicole ile yaşadıkları ilişkiyi öğrenmeden önce bana onu sevdiğini söylediğinde yırttı. | Open Subtitles | بإستثناء أنها مزقت الصورة قبل أن تعلم بأنه على قيد الحياة وقبل أن تعلم بالعلاقة مع نيكول |
Belki babası gerçekten de aralarındaki ilişkiyi biliyordu. | Open Subtitles | و ربما قد تكون محقا أن والدك قد علم بالعلاقة |
Eğer 12 yıI önce birini öldürdüyse bu ilişkide o itaatkar ortak değildir. | Open Subtitles | ان كان قد قتل أحدا قبل 12 عاما فهو ليس الشريك الخاضع بالعلاقة |
Beş hakimle ilişkiye girdiği iddiası nedeniyle tacı geri alındı. | Open Subtitles | لديها تهم بالعلاقة الجنسية مع 5 من القضاة |
Sana ilişkiden bahsetmedim çünkü hamile olduğunu öğrendiğimde çıldırdım. | Open Subtitles | لم أخبرك بالعلاقة لأنني عندما عرفت أنك كنت حاملاً، أصبت بالذعر |
İlişkisini hemen açığa çıkardı. | Open Subtitles | لقد اعترف مباشرة بالعلاقة الغرامية |
Perukla sevişiyormuş gibi. | Open Subtitles | إنه يقوم بالعلاقة معها |