Böylece tam anlamıyla bilim yapmaya geri dönmeye karar verdim ve iletişimi başkalarına bıraktım. | TED | لذا قررت الرجوع إلى الاشتغال بالعلم فقط وترك التواصل للآخرين. |
Merak, ilgi, masumiyet ve coşku, bilim yapmak için en temel ve en önemli şeyler. | TED | الفضول والاهتمام والبراءة والحماس هي أساس ومن الأمور الأكثر أهمية للقيام بالعلم. |
Bence eğer bilime karşı biraz ilgi aşılayabilirseniz ve nasıl çalıştığına dair, karşılığını fazlasıyla alacaksınız. Çok teşekkür ederim. | TED | أعتقد أنك إن استطعت غرس الإهتمام بالعلم وكيفية عمله, فهذه مكافئة فوق الإعتياد, شكرا جزيلا لكم. |
Pek çoğumuza okulda, bilime inanma sebebimizin "bilimsel metod" olduğu öğretildi. | TED | تعلم غالبيتنا في المدرسة أن سبب ايماننا بالعلم هو بسبب الطريقة العلمية |
Ama merkezde yaptıkları şeyin bilimle alakası yok. Demek istediğim... | Open Subtitles | ولكن ما يفعلوه بالمركز ليس له علاقه بالعلم , اقصد |
Onu 4 Temmuz'da resmi geçide önderlik ederken ve bir bayrak dalgalandırırken görmek isterdim. | Open Subtitles | أنا أردت أن أراه يقود عرضاً عسكرياً و هو يلوح بالعلم في الرابع من يوليو |
Şeref Kıtası'nın bir askeri bayrağa sarılı tabutun yanında nöbet tutuyor. | Open Subtitles | يقف حرس الشرف من العسكريين على جانبي النعش المغطى بالعلم |
Şimdi Mısırlılara bakalım, Tahrir Meydanında ateş yakıyorlar bireysel sembollerinden kurtuluyorlar. En nihayetinde sokaklarda sadece Mısır bayrağı altında toplanıyorlar. | TED | انظروا للمصريين ، انهم ينطلقون في ساحة التحرير، يتخلصون من رموز بلادهم القديمة. يظهرون في الشوارع فقط بالعلم المصري. |
Bence bazı insanlar için odak noktası bilim olmayacak. | TED | إذ أعتقد أنه وبالنسبة للبعض لن يكون الأمر متعلقاً بالعلم. |
Çok sevdiğim bir söz var: Kim bilim yapıyorsa bilimin ne yapacağına karar verir. | TED | هناك قول أحبه: من يقوم بالعلم هو الذي يحدد ما يقوم به العلم |
Ve bu hayatımdaki gerçek bir dönüm noktasıydı... ...anlamaya başladığım... ...sırf zevk almak için keşif ve bilim yapamayacağım bir yerdi burası. | TED | و كانت تلك حقاً نقطة تحول في حياتي، حيث بدأت أُدرك أن لا يمكن أن أستمر عابثاً مستمتعاً بالعلم و الإستكشاف؛ |
Fransa bu bilim çiftine bilime ve insanlığa yaptıkları hizmetin karşılığında büyük onur bahşetmeyi uygun görüyor. | Open Subtitles | فرنسا ترى أنه من المناسب أن تضفي الزوجين العلمي الشهير لشرف عظيم حقا في مكافأة لخدماتهم بالعلم وللبشرية. |
Ben bilime ve gerçekliğe inanırım, hayaletlere ve zombilere değil. | Open Subtitles | أنا أؤمن بالعلم والحقيقة وليس بالأشباح والوحوش |
bilime inandığım için... beni neden eleştirdiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعلم لماذا عليكَ دائماً أن تحكم عليّ لأنني فقط أؤمن بالعلم |
Ama merkezde yaptıkları şeyin bilimle alakası yok. Demek istediğim... | Open Subtitles | ولكن ما يفعلوه بالمركز ليس له علاقه بالعلم , اقصد |
Beyler, sanırım gençlerin bilimle ilgilenmesini sağlayacak eğlenceli bir yöntem buldum. | Open Subtitles | يا سادة أظن انني وجدت طريقة ممتعة لأجعل الشباب يهتم بالعلم |
İnsanın bilimle ilgilienmesinin nedenleri var. | TED | حسناً, هناك أسباب عديدة تجعل الناس يشتغلون بالعلم. |
Mesele bayrak değil. Avluya çıkmak istiyordu. | Open Subtitles | لا يتعلق الأمر بالعلم إنما يريد أن يكون في الفناء |
Oğlumun bayrağa sarılı tabutta eve dönmesini kaldıramam ben. | Open Subtitles | لا استطيع تحمّل عودة ابننا إلى البيت في نعش ملفوف بالعلم الأمريكي. |
Çektiğimiz Fransız bayrağı yüzünden olabilir efendim. | Open Subtitles | أظن أن ذلك له علاقة بالعلم الفرنسي الذي نرفعه يا سيدي. |
doğaüstü şeylerle uğraşmak anlaşılamamış bir bilimdir, teğmen burada olsaydı. | Open Subtitles | العمل مع القوى الخارقة ليس بالعلم القاطع ، وإذا كانت سيادة الملازم هنا |
2008 seçimleri öncesinde sosyal psikologların, hangi adayların Amerikan bayrağıyla bilinçsiz bir eşleştirmenin olduğu ve ne ölçüde Amerika ile özdeşleştirildiğine derinlemesine baktığı harika bir çalışma vardı. | TED | كانت هناك دراسة رائعة قبل انتخابات 2008 حيث نظر علماء النفس والاجتماع للحد الذي يصل له ارتباط المرشحين بأمريكا، كالارتباط اللاواعي بالعلم الأمريكي. |