Bu tür bir olaya göre fazla derin bir kesik değil. | Open Subtitles | ليس بالعمق الذي أتوقعه من هذا النوع من الجرائم |
Kesiler onu öldürecek kadar derin değil. | Open Subtitles | هذه التمزقات ليست سبب الوفاة فهي ليست بالعمق الكافي |
Kendimi öne çıkarmak istemem, fakat eminim ki olayın merkezindeki adamın üstünde dursaydın... tezin daha derin faydalar sağlardı. | Open Subtitles | ... انا لا اريد ان افرض نفسى ... ولكنى متأكد من ان رسالتك ستحظى بالعمق ... ... لو انها تناولت رجلا فى قلب المشكله ... |
Bak, eğer yetersiz inşaat demiri kullandıysanız veya kazıkları yeterince derine sokmadıysanız, ne yaptığınızı bulacağız, ve sizi bunun için çiviliyeceğiz. | Open Subtitles | اسمع، إما أنك قد غششت في الحديد المسلح أو أنك لم تدخل البواسير بالعمق الكافي سوف نكتشف ما قمت به وسنواجهك به |
Çok derinden de kesmemiş. Sadece gerektiği kadar derine inmiş. | Open Subtitles | ذلكَالفتىلم يقطعهبعمقّ، فى الحقيقة ، بالعمق المناسب. |
Doldur. Doldur. derin kaz ve getir- | Open Subtitles | تراجع، تراجع احفر بالعمق و احضر |
Bence yeterince derin kazamamış. burada kendini savunmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | لكني أخمن أنه لا يحفره بالعمق الكاقي - هذا يبدو لي كدفاع عن النفس |
Göçük o kadar derin değildi. | Open Subtitles | العلامات لم تكن بالعمق الكافي. |
Oldukça derin ve soğuklar. | Open Subtitles | انهم بالعمق مع البرودةِ الشديدة |
Adeta mezarını yeterince derin kazmamışlar gibi! | Open Subtitles | وكأنهم لم يدفنوك بالعمق الكافي! |
Yeterince derin mi? | Open Subtitles | هل ذلك بالعمق الكافي؟ |
Bana bir adamin ne kadar derine batabilecegini hatirlatiyor. | Open Subtitles | إنّه يُذكّرني بالعمق الذي يُمكن للرجل أن يغرق فيه لو سمح بذلك. |
Bana bir adamın ne kadar derine batabileceğini hatırlatıyor. | Open Subtitles | إنّه يُذكّرني بالعمق الذي يُمكن للرجل أن يغرق فيه لو سمح بذلك. |
Bu kadar derine inmesi zaman alır. | Open Subtitles | تلطيخ بذلك بالعمق سيستغرق وقتاً. |
derine doğru at. derine doğru at. | Open Subtitles | اضربه بالعمق، اضربه بالعمق |