ve bu, gıda güvenliğinin gelişimini nasıl düşündüğümüz açısından çok önemli. | TED | وهذا أمرٌ بالغ الأهمية بالنسبة لطريقة تفكيرنا في تحسين أمننا الغذائي. |
Burada olmaktan ve çok önemli gördüğüm bu konuyla ilgili konuşmaktan dolayı şeref duyuyorum. | TED | يشرفني أن اكون هنا .. ويشرفني ان اتحدث عن هذا الموضوع والذي أعتقد انه بالغ الأهمية |
Bu nedenle çok önemli. | TED | وهذا ما يجعل إعادة استعمالها أمراً بالغ الأهمية. |
Pekâlâ, dinleyin baylar. önemli bir şey var, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً، إستمعوا يا رفاق، لدي شيء بالغ الأهمية هُنا، إتفقنا؟ |
JD: Her şeyden önce, benim bu hizmetteki kişisel amacım olan inandığım temel şey; toplu konuşma çok önemlidir. | TED | حسنًا، أولاً وقبل كل شيء، هدفي الشخصي من الخدمة هو أنني أؤمن بشكل أساسي أن الحوار الاجتماعي بالغ الأهمية. |
Bu farklı bir bağlamda çok önemli. | TED | ويعتبر هذا أمًرا بالغ الأهمية في سياق آخر. |
Eğitimi vurguluyoruz. Bu çok önemli. | TED | لذا نؤكد على التدريب. التدريب أمر بالغ الأهمية |
Bu belirsizliğin çok önemli olduğu ortaya çıktı. | TED | إذ أن عدم اليقين يبدو أمرًا بالغ الأهمية. |
Kulağa ilginç geliyor... fakat birazdan çok önemli bir konferansa katılacağım. | Open Subtitles | كل هذا يبدو مشوقاً ولكن للأسف عندي مؤتمر هاتفي بالغ الأهمية في غضون دقائق. |
Dr. Toni Baines zamanlamanın çok önemli olduğunu hatırlatıyor. | Open Subtitles | الدكتور توني بينز يذكرنا أن التوقيت أمر بالغ الأهمية. |
Aile geçmişiniz sizin için çok önemli, değil mi? | Open Subtitles | تاريخ عائلتك بالغ الأهمية بالنسبة إليك، أليس كذلك؟ |
Ruhu olan bir vampir hakkında kehanette bulunan bu kelime çok önemli. | Open Subtitles | إنه بالغ الأهمية أن يعرف مصاصى الدماء ذوى الروح نبؤتهم |
Ringaların yumurtlamaları, sahildeki pek çok hayvanın yaşamları için çok önemli bir olaydır. | Open Subtitles | موسم تبويض الرنجة هو حدث بالغ الأهمية في حياة العديد من الحيوانات علي طول الساحل |
Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim ve umarım bunu.... | Open Subtitles | أنا أريد أن أقول لكى شيئاً بالغ الأهمية و أنا آمل أننى أستطيع فى الواقع لقد كتبت كل هذا عنكى فى الطائرة |
İnan ki çok önemli olmasaydı seni rahatsız etmezdim. | Open Subtitles | أسمعي, لم أكن أبدا ً لأسألك إذا لم يكن الموضوع بالغ الأهمية |
Şu an bir işimi halletmem için sadece bir saate ihtiyacım var. çok önemli, tamam mı? | Open Subtitles | أحتاج الآن لأخذ ساعة لمعالجة أمر بالغ الأهمية |
- Kontrol onun için çok önemli. | Open Subtitles | التحكم في الأحداث امر بالغ الأهمية بالنسبة له |
Ve o yeri kutsal tutmaya çalışmak bence çok önemlidir. | Open Subtitles | وأعتقد أنه أمر بالغ الأهمية أن تبقي ذلك المكان مقدّساً |
Baba, son derece önemli olmasaydı seni asla aramazdım. | Open Subtitles | أبي، لم أكن لأطلب هذا منك لولا أن الأمر بالغ الأهمية |
Özenli ve yavaş olmamız lazım çünkü kan kaybı çok kritik. | Open Subtitles | نحتاج لأن نتحلى بالدقة وتنفيذ الأمر ببطيء لإن الدم المفقود أمر بالغ الأهمية |