Ona bir meyve atsaymışız onca zahmetten kurtulurmuşuz! | Open Subtitles | .. فقطفكرفيكمالمشاكلالتيكناسنوفرها. لو كنا ألقيناه بالفاكهة منذ البداية |
Yarasalar, meyve tıkınmaya geliyor. | Open Subtitles | سرب من الخفافيش هنا من اجل إتخام أنفسهم بالفاكهة. |
meyve topu asla güzel bitmez. | Open Subtitles | أنتم تعرفون أن اللعب بالفاكهة لا يتنهي على خير أبدا |
- Mega ağaçlar mı? Aynen öyle Morty, mega meyveli mega ağaçlar. | Open Subtitles | صحيح مورتي ، الشجرة العملاقة ، بالفاكهة العملاقة عليها |
Gerçek meyveli gevreğinizi alın, kahvaltınızı tamamlayın. | Open Subtitles | حبوب الإفطار بالفاكهة جزء من الإفطار الكامل |
- Saat 4'te meyveyi nerden buldun? | Open Subtitles | -من أين أتيتي بالفاكهة في الرابعة فجرا ً ؟ |
Çati kirildigi için yagmur yaginca içerisi meyveyle dolmus. | Open Subtitles | السطح مكسور الأن وقدم امطرت لذا ستكون مملوءة بالفاكهة |
Taze meyve tadında günler, gizemli yolculuklar gibi günler. | Open Subtitles | أيام مطعمة بالفاكهة الطازجة أيام مطعمة بالمغامرات الغامضة العظيمة |
Bazı kültürlerde, köyün sınırında yaşayan biri vardır ve biri öldüğünde, halk cesedi oraya götürüp üstünü meyve ve sebzelerle kaplar. | Open Subtitles | يُحكى في بعض الثقافات أن ثمّة رجلًا يقطن طرف قرية وحين يموت أحد، يضعون جثته عنده مغطاة بالفاكهة والخضار |
Sence bir insanın sürekli meyve yağmuruna tutulması onu bir süre sonra yıpratır mı? | Open Subtitles | تظن أن الشهية لقذف شخص ما بالفاكهة ستخبو بعد فترة و لكن أوه لا! |
Değerli incir ağacı yeniden meyve veriyor. | Open Subtitles | شجرة التين الثمينة عادت بالفاكهة |
İspanyolca değil o, meyve be. | Open Subtitles | هذا ليس بالاسبانية بل بالفاكهة |
İspanyolca değil o, meyve be. | Open Subtitles | هذا ليس بالاسبانية بل بالفاكهة |
Sadakatimin meyve vereceğini biliyordum. | Open Subtitles | علمت أن ولائي سيُثمر عليّ بالفاكهة |
meyve atmayın, durun! | Open Subtitles | توقفوا عن قذفي بالفاكهة |
Her Noel'de bana meyveli pasta gönderir. | Open Subtitles | ترسل لي كعكة بالفاكهة كل عيد ميلاد |
Ona her Noel'de bir meyveli pasta göndereceğim. | Open Subtitles | سأرسل له كعكة بالفاكهة كل عيد ميلاد |
Orada uzanıp, Hemşire Roberts'in, 10 kilo meyveyi çekiç atar gibi, bana doğru fırlatmasını izlerken, bir şeyden teselli buluyordum... | Open Subtitles | (بينما أنا مستلق هنا أراقب الممرضة (روبرتس ترمي بالفاكهة ذات النوعية الجيدة باتجاهي ...يمكنني ان أتعزى بشيء واحد ! |
Çatı kırıldığı için yağmur yağınca içerisi meyveyle dolmuş. | Open Subtitles | سطحها مكسور الآن، ومياة الأمطار تدخلها، لذا فهي مليئة بالفاكهة. |
meyveyle ne yapmayı planlıyorlar? | Open Subtitles | ماذا يخططون للفعل بالفاكهة ؟ |