Sonra Orvieto'ya kaçmasına göz yumdu. | Open Subtitles | وعلماً أن الإمبراطور سمح له بالفرار إلى أورفياتو كما أُشيع |
Şımarmış bir çocuk gibi evlilikten ve emniyetten kaçmasına izin verdiğinden bu yana 15 yıl geçti. | Open Subtitles | 15سنة منذ الليلة التي سمحت لها بالفرار كطفلة مدللة تبحث عن الأمان و الزواج |
Bu nedenle insanlar komşu ülkelere kaçmaya devam ediyorlar, ve biz onlara çölün ortasında mülteci kampları kuruyoruz. | TED | لذلك يستمر الناس بالفرار للبلدان المجاورة، ونحن نبني لهم مخيمات لاجئين في الصحراء. |
- İfade vereceği zaman sözünü geri aldı ve kaçtı. | Open Subtitles | لقد تراجعت عن شهادتها، وعندما حاولنا الضغط عليها، لاذت بالفرار |
"Hayvanlar bu cehennemden Kaçıyor." | Open Subtitles | الحيوانات تسارع بالفرار من هذا الجحيم المستعر |
Ancak tam mahkumlar kaçıp kurtulmaya başlamıştı ki bir hava saldırısı sireni alarm verdi. | TED | ولكن حين لاذ السجناء بالفرار لينقذوا حياتهم، صفارةُ إنذار الغارات الجوية كشفت أمرهم. |
Durmasını söylemenize rağmen o ara sokakta sizden kaçmış ama herhangi bir şikayette bulunmamışsınız. | Open Subtitles | لقد لاذت بالفرار من الزقاق عندما طلبتِ منها أن تتوقف. أهناك أيّ سبب لعدم توجيه إتّهامات؟ |
Garip bir yolla kaçmayı başarmıştı, ne kadar kurnaz olduğu bilirsiniz. | Open Subtitles | شاهدته في لمحه خاطفه إلا أنه لاذ بالفرار. علىنحوغريب.. أحترم ذلك الرجل. |
Tıpkı bir vergi memurunun beraber kaçmak isteyeceği türden bir kadın. | Open Subtitles | إنها الطراز المفضل من النسوة، التي يحلم مفتش ضرائب وحيد بالفرار معها بعيداً. |
Babamla hep kavga ederim ben. Geçen yıl evden bile kaçtım. | Open Subtitles | أتشاجر مع والدي دائماً حتّى أنني لِذت بالفرار |
O konteyner ile kaçmasına izin veremem. | Open Subtitles | لا يُمكنني السماح له بالفرار وبحوذته تلك الحاوية |
Onun kaçmasına izin verdin. | Open Subtitles | أنت مُحق تماماً في كوني غاضب لقد تركته يلوذ بالفرار |
Durumu, gizlemesi zor bir hal aldığında, annesi, Faiza'nın babasından ve kardeşlerinden kaçmasına yardım etmiş. | TED | عندما أصبحت حالتها أصعب من أن تُخفى , ساعدتها أمها بالفرار من أبيها وأخوتها . |
Okulum kapandı ve asi orduları tek uluslarası hava limanını ele geçirince insanlar paniğe kapılıp kaçmaya başladı. | TED | أُغلقت مدرستنا، وحين استولى جيوش الثوار على المطار الدولي الوحيد، دب الذعر في قلوب الناس الذين بدؤوا بالفرار. |
Her iki yanında katillerin takip ettiği minke kaçmaya başlıyor. | Open Subtitles | ،يلوذ حوت المنك بالفرار يُطارده دراّجون من كل جانب |
Yüz bin kişilik güçten oluşan, büyülü bir ordu duvarları kuşattı. Askerleriniz kaçtı. | Open Subtitles | جيش سحرى , مائة ألف من الأقوياء يحيطون بالأسوار ، الجنود قد لاذوا بالفرار |
Ama onu bir köpek gibi vurdu ve kaçtı. | Open Subtitles | لكنه أطلق عليه النار مثل كلب ولاذ بالفرار |
Eminimki Kaçıyor.Kendini iyileştiricek. | Open Subtitles | أنا واثقةٌ من أنه يلوذ بالفرار لكي يعالج نفسه |
Ve şimdi, kahpe hizmetçi kız, şaşırmış, Kaçıyor. | Open Subtitles | والآن , فتــــــاة البغــــاء تــلوذ بالفرار من الدهشة. |
O atın kaçıp gitmesinden korkmaz mıydı? | Open Subtitles | يا رفاق,كنت حينها قلق حيال تلك الخيول تلذ بالفرار |
Parayı alıp kaçmış. | Open Subtitles | لقد أخذ المال ومن ثم لاذ بالفرار. لذا فعلتها بنفسك. |
Askerlerim onlara nehrin kenarında ateş etmişler. Ancak kaçmayı başarmışlar. | Open Subtitles | جنودي أطلقوا الرصاص عليهما قرب المعابد لكنهما لاذا بالفرار |
Ya da kalıp savaşmaları gerektiğinde kaçmak durumunda kalmışlardır. | Open Subtitles | أو لذو بالفرار عندما كان عليهم أن يبقوا ويقاوموا. |
Ona baktım, o da korkmuştu ama kaçtım. | Open Subtitles | ونظرت في وجهها ، وكانت خائفة لكني لذت بالفرار |