Görünüşe bakılarsa, Amerikan Ordusu ilk defa Doğru bir şey yapmış. | Open Subtitles | يبدو أنّ الجيش الأميركيّ ولمرّة قام بالفعل الصواب |
Butch Patrick'in ne dediği umurumda değil. Bu Doğru değil. | Open Subtitles | لا آبه لما قاله (بوتش باتريك)، هذا ليس بالفعل الصواب |
Onları buraya getirerek en Doğru şeyi yaptın, Orner. | Open Subtitles | لقد قمت بالفعل الصواب عندما أحضرتهم هنا يا , أورنر . |
Doğru olanı yapmak istiyor. | Open Subtitles | إنه يريد القيام بالفعل الصواب. |
Çünkü... 10 gün önce Doğru şeyi yapmakta kararlı olan o adamla iletişime geçmek istedim! | Open Subtitles | إحتجت مساعدة للتواصل مع الرجل الذي قام بالفعل الصواب قبل 10 أيام! من يعرف أهمية العائلة! |
Ayrılarak sizi işten koruduğumu ve Doğru yaptığıı düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننتُ أنّني كنت أقوم بالفعل الصواب برحيلي، حمايتك من العمل و... |
Doğru olanı yaptın. Şu anda güvende. | Open Subtitles | قمتُ بالفعل الصواب نحوها، إنّها بأمان. |
Seninle gurur duyuyorum. Doğru şeyi yaptın. | Open Subtitles | أنا فخورة بكِ، لقد قمتِ بالفعل الصواب. |
Doğru şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | إنّكَ تقوم بالفعل الصواب. |
Doğru şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | إنّكَ تقوم بالفعل الصواب |
Yani Nikita Sean'ı FBI'a vermekle Doğru olanı yaptın. | Open Subtitles | (إذن، (نيكيتا لقد قمت بالفعل الصواب برمي (شون) للمباحث الفيدرالية |
Alex için Doğru olan şeyi mi yaptım? | Open Subtitles | هل أنا أقوم بالفعل الصواب تجاه (آليكس) ؟ |
Doğru olanı yapıyorsun Sam. | Open Subtitles | (أن تقوم بالفعل الصواب يا (سام |