Ama sizinle evlendi ve bu ülkeye gelmenize yardım etti. | Open Subtitles | و لكنه تزوجك بالفعل و أحضرك الى هنا فى أمان |
Hakikaten pişman olduğunu anlamışlar ve onu özgür bırakmaya karar vermişler. | Open Subtitles | أنه صادق ، و أنه ندم بالفعل و قرروا إطلاق سراحه |
Sanki seni öteden beri tanıyor gibiyim ve seninle olmak istiyorum. | Open Subtitles | أشعرّ و كأنني أعرفك بالفعل و أريد أن أكون معك فحسب |
Siz onu zaten hafife aldınız ve o da giderek güçlendi. | Open Subtitles | أنت استهنت به بالفعل , و هو لا ينفك يزداد قوة |
Söylediğiniz ya da yaptığınız bir şeyle birinin hayatını daha iyi yaptınız ve eğer yapmadığınızı düşünüyorsanız, | TED | لقد أثرت أيجابيا في حياة شخصا ما أما بالقول أو بالفعل و حتى لو شعرت أنك لم تفعل شيئا، |
ve evet, kazandık. ve ismimiz gerçek anlamda Madison Square Garden'da neon ışıklarıyla çıktı. | TED | حسنا، لقد نجحنا بالفعل. و كان اسمنا حرفيا فوق الاضواء فوق حديقة ميدان ماديسون. |
Kesinlikle Clanton'lar yapmış... ve sen de işin içindeymişsin! | Open Subtitles | كانوا آل كلانتون بالفعل و أنت شاركت بالامر |
Sana bir yüzük aldım, ve sana göstermek isterdim fakat sen beni postaladıktan sonra onu evsiz bir kadına verdim. | Open Subtitles | لقد أشتريت لكِ خاتماً بالفعل و كنت سأريكِ إياه لكني وهبته لإمرأه مشردة بعدما لفظتيني |
Burası şato ve pek çok işli örtümüz var. | Open Subtitles | هذه قلعة بالفعل و لدينا العديد من المنسوجات المزركشة |
Sanıklar bundan ötürü hapis cezasına çarptırılmış ve Deniz Piyade Birliği ile olan ilişkinizin kesilmesi kararlaştırılmıştır. | Open Subtitles | سيتم معاقبة المتهمين بمدة تم قضائها بالفعل و هناك أمر بعزلكما من القوات البحرية الأمريكية |
Bagajınız zaten yüklenmiş ve siz olmadan yolculuk edemez. | Open Subtitles | إن امتعتك قد تم تحميلها بالفعل و لا نستطيع السفر بدونك |
Onun zaten parlak zırhlı bir şövalyesi var ve o ben değilim. | Open Subtitles | لديها فارسها ذو الدرع اللامع بالفعل و هو ليس انا |
Onun zaten parlak zırhlı bir şövalyesi var ve o ben değilim. | Open Subtitles | لديها فارسها ذو الدرع اللامع بالفعل و هو ليس انا |
Böylece ben de Hukuk Fakültesi'ne gittim, ve babam buna çok sinirlendi, fakat o her halukarda sinirlenirdi. | Open Subtitles | و هكذا ذهبت الي مدرسة القانون وقد أغاظ هذا أبي بالفعل و لكنه كان مغتاظاً طيلة الوقت علي أي حال |
Olay anında yakalatırsan inanırlar. ve sen bunu yapabilirsin. | Open Subtitles | سيصدقونك اذا أمسكوا به بالفعل و أنت يمكنك أن تجعل ذلك يحدث |
50000 kişi stadyumda hazır ve milyonlarcası da televizyonlarının başında yeryüzünün en büyük spor olayını bekliyorlar.. | Open Subtitles | اكثر من 50.000 متفرج حاضر بالفعل و ملايين المتابعين من انحاء العالم في الحدث الرياضي الاهم على وجه المعمورة |
İş arkadaşlarımdan özür dileyerek, evet demek zorundayım patron gördün ve bu çok rahatsız edici. | Open Subtitles | بدافع الإحترام لزملاء عملي علي أن أقول أجل أنك رأيت بالفعل, و هذا مزعج للغايه |
Evet, öyleyiz ve aile demediğine çok sevindim çünkü aksi takdirde gitmek zorunda kalacaktım. | Open Subtitles | نعم .. بالفعل و أنا سعيد أنك لم تستخدمى لفظ أسرة و إلا لكان علي أن أرحل |
Ben çoktan tamirciyi çağırdım ve 1 sene içinde burada olacağına söz verdi. | Open Subtitles | إتصلت بالمصلح بالفعل و أخبرني بأنه سيأتي إلى هنا بعد عام |
Hazineleri vardı, ve onları gömdüler. | Open Subtitles | كان لديهم كنوزاً بالفعل و كانوا يدفنوها بالفعل |