| Hedda'nın iyileştirme gücü gibi, ben de zihnimde şekiller görebiliyorum. | Open Subtitles | تتمتع هيتا بالقدرة على الشفاء وأنا أرى الصور في ذهني |
| Öyleyse tanrı düşünme gücü ile neden bize eziyet ediyor? | Open Subtitles | إذن لماذا ابتلانا الرب بالقدرة على التفكير |
| ACME Şirketi Mavi Maymun elmasının peşinde... bu elmasın insanları maymuna çevirme gücü var... ve sonra da geri insana çevirebiliyor. | Open Subtitles | تعاون القمّة يسعى بحرارة لماس القرد الأزرق الحجر الطبيعي الكريم ممتاز بالقدرة على تحويل الناس إلى قرود وإعادتهم ثانية |
| Biraz daha derin olan bir şey var, bakış açısını değiştirme yetisi ile alakalı bir şey. | TED | هناك شيء واحد أعمق بقليل، والذي يتعلق بالقدرة على تغيير منظوركم. |
| O zaman camları kırma yeteneği olan başka biri geldi ve koruyucu annesini mi öldürdü? | Open Subtitles | إذن شخص آخر بالقدرة على تحطيم الزجاج ذهب وقتل أمها بالتبني؟ |
| Sonra yarış "beygir gücü"nden çok "kardeş gücü"nün fazlalığına döndü. | Open Subtitles | أقل بالقدرة الحصانية وأكثر بالقدرة الأخوية |
| İnsanlıktır. -Buna dayanaraktan.. şimdi bu gücü kontrol ediyorsun, Verdun'da benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | بغض النظر على ذلك، إنك تتحكم (بالقدرة الآن كما فعلت أنا في (فيردان |
| Yani benim çıkardığım sonuç şu: Bir şeyi derinden anlayabilmenin bakış açısını değiştirme yetisi ile bir ilgisi var. | TED | لذا فإن استنتاجي هو التالي: إن فهم شيء بشكل عميق جداً مرتبط بالقدرة على تغيير منظورك. |
| Bulunduğum mevkiye birilerinin yeteneklerini değerlendirme yetisi sayesinde geldim. | Open Subtitles | لم أصل إلى مكانتي هذه دون أن أتمتع بالقدرة على تقييم مواهب أحد ما على الفور. |
| Süper kahramanların gücünü emme yeteneği ile donatılmış son teknoloji ürünü siber bir android. | Open Subtitles | إنسان آلي متقدم التقنية مجهز بالقدرة على إمتصاص قوى البشر الخارقين |
| İçlerinden en az birinin insanları istediği gibi ortadan kaybetme yeteneği var. | Open Subtitles | أقلّها واحد منهم يتّسم بالقدرة على إخفاء وإظهار الناس إراديًّا. |