"بالقفص" - Traduction Arabe en Turc

• kafeste
• kafese
• Kafesteki

- Dağ aslanı değildi. - O hala kafeste.
إنه لم يكن أسد الجبل إنه ما زال بالقفص خارجا

Söylesene amca, onlarca kişiyi tuttuğun kafeste olmak nasıl bir his?
إذاً أخبرني يا عمي, كيف هو شعورك و أنت بالقفص الذي سجنت به الكثير؟

Eğer işe yaramasaydı, herkes kafeste olurdu.
إن لم تنجح كان ليظل الجميع بالقفص

Bana mı öyle geliyor yoksa aynı kafese mi benziyor?
هل أشعر أنا بهذا أم يبدو أنه مازال بالقفص ؟

Bu altın kafese hapsolmuş olabilirim ama asla senin karın olmayacağım.
ربما أكون أسيرة بالقفص الذهبي ولكن لن أصبح زوجتك أبداً

Atılan artıkları alan lanet bir Kafesteki hayvan gibiyim. Öğüne ihtiyacım var. Temiz havaya ihtiyacım var.
أنا مثل الحيوان الموضوع بالقفص ويُلقَى ببقايا الطعام له، أحتاج إلى وجبة، أحتاج إلى الهواء الطلق

Kafesteki bir hayvan gibisin.
نحن محاصرينك كحيوان بالقفص

Onu kafeste tutmak çok acımasızca, anne.
هذا يعني أن يظل بالقفص يا أمي.

O o kafeste, ama iken ona sokmak için kullanılır.
اعتاد على اخافتها عندما كانت بالقفص . لكن ...

- kafeste kuş niye öter bilirim.
ـ... إننى أعرف لماذا يغنى الطائر بالقفص

kafeste iki kişi var. Yokuşun orada.
إنهم بالقفص سأذهب لا تفقده

Serçe kafeste yaşayabilir.
بيبسي يعيش بالقفص

- Ama anne onlar kafeste.
- ولكنهم بالقفص يا امي

Sana bir şey söyleyeceğim, Girsem... Önce kafese girsem sence daha iyi olmazmı?
سوف أقول لك شيئاً ألن يكون أفضل إن ذهبت بالقفص أولاً؟

Seni hiç sevemedim, Luke. Sen kafese birlikte girdiğin adamların yüzde doksanından daha iyisin.
لم أحبك قط يا (لووك) أنت مقاتل أفضل من 90% من الرجال الذين تواجههم بالقفص

Eduardo ele geçirildi, kafese kapatıldı.
(إدواردو) بالقفص محتجز.

- Kafesteki kız...
-الفتاة التي كانت بالقفص