Gizli bir girişin ardından, son yolculuğu için... ...hazinelerle dolu ihtişamlı odalara çıkan ve kayaların derinliklerine uzanan bir tünel planlanmıştı. | Open Subtitles | الخطة كانت أن يكون هناك مدخل مخفى نفق عميق في الصخرة يتشعب لسلسلة من الغرف الرائعة التي ستملأ بالكنوز لرحلته النهائية |
hazinelerle dolu birçok tüccar gemisi ona yem oldu. | Open Subtitles | العديد من السفن التجارية محملة بالكنوز وقعت فريسة لها |
- Yani demek istiyorsun ki bu mühür çıkarıldığında şehrin altına gömülü bir kasa dolusu hazine mi çıkacak? | Open Subtitles | إذاً انت تقول بأن هذا الختم انفصل عن مدفن مليء بالكنوز مدفون تحت المدينة؟ |
Kalenin hazineyle dolu olduğunu söylerdi, kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | كان واثقاً من أن القصر مليء بالكنوز لكن لم يصدقه أحد |
Eğer yeterince derine dalsaydım, kim bilir ne tür hazineler saklıyorsundur sen. | Open Subtitles | إنْ أردت التعمّق فيه كفاية فلا يمكن التنبّؤ بالكنوز التي تخفينها |
Değerli eşyalarla yükünüzü artırmayın. Sadece ihtiyacınız olacak erzağı alın. | Open Subtitles | لا تثقلوا على أنفسكم بالكنوز خذوا فقط ما تحتاجون إليه |
Köylerden çalınan hazinelerle doluydu. | Open Subtitles | مملوئ بالكنوز المسروقة من مُختلف القُرى'' |
İmparatorluklar, aldıkları hazinelerle ve krallarına giden oklarla ölçülür. | Open Subtitles | الإمبراطوريات تُقاس بالكنوز التي أستولت عليها و عدد من إنحنى لملكهم |
hazinelerle yüklenmiş 400 adam. | Open Subtitles | أربعمائة رجل محملين بالكنوز. |
Gemilerimi Mısır'dan hazinelerle doldurdum. | Open Subtitles | لقد حمّلت سفني بالكنوز من مصر |
Etrafım hazinelerle çevrili. | Open Subtitles | أنا محاط بالكنوز. |
Etrafım hazinelerle dolu. | Open Subtitles | أنا محاط بالكنوز. |
Belki de sizin için hazine dolu evimden ayrılma vaktidir. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لكم لتغادروا بيتي المليء بالكنوز |
Venedik'ten ayrılmadan, birkaç yıla hazine dolu bir gemiyle döneceğime annene söz vermiştim. | Open Subtitles | قبل أن أغادر "البندقية", أقسمت لأمك إنني سأعود خلال بضع سنوات, بسفينة مليئة بالكنوز. |
hazine, hadi biraz hazine dağıtalım. | Open Subtitles | الكنوز تمتعو بالكنوز |
Kalenin hazineyle dolu olduğunu söylerdi, kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | لقد كان متاكد ان القلعة مملوئ بالكنوز لكن لم يصدقه احد |
Tıpkı benim gibi pırıl pırıl parlayan mağara ışıldayan bir hazineyle dolu. | Open Subtitles | أيها الكهف المتألق اللامع والذي مثلي تمامًا المغطى بالكنوز اللامعة |
en güzel rüyalarında görebileceğin bir hazineyle dolu. | Open Subtitles | مليء بالكنوز أكثر بكثير من أكبر أحلامك |
- Engin salonlar dolusu hazineler. | Open Subtitles | -قاعات واسعة مليئة بالكنوز |
Değerli eşyalarla yükünüzü artırmayın. Sadece ihtiyacınız olacak erzağı alın. | Open Subtitles | لا تثقلوا على أنفسكم بالكنوز خذوا فقط ما تحتاجون إليه |